Uzun ve büyük bir mücadele destanına sahip olan Kobanê direnişi tüm dünyanın dikkatini üzerine çekti. 15 Eylül 2014 tarihinde DAİŞ çetelerinin Kobanê Kantonu’na dönük saldırılarının ardından ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Kobanê düştü düşecek’ sözlerine karşılık YPJ ve YPG güçleri 27 Temmuz 2015 tarihinde Kobanê zaferini ilan etti. Yoğun savaş sürecinde, savaş sonrası ve inşa sürecinde Kobanê’ye geçen gazeteciler ve belgesel ekipleri arşivlerini ortaklaştırarak, geleceğe aktarılacak bir bellek oluşturmak için belgesel çekti. Ortak çalışma ile hazırlanan Kobanê Belgeseli son haline kavuştu. Kobanê Belgeseli’nin her adımında yer alan DTK Basın Danışmanı Kerem Çelik, kanton ilanlarının ardından Rojava’ya dönük saldırı olduğunu söyleyerek, Güney Kürdistan bölgesinden Rojava’ya gidiş gelişlerin daha çok dayanışma üzerinden gerçekleştiğini belirtti. 

 

‘Devrimin karanlıkta kalmaması için’

Gidiş geliş sırasında Rojava halkının ve Kobanê direnişinin sesini daha fazla nasıl duyurabilecekleri üzerinden bir yoğunlaşmaya gittiklerini belirten Çelik, belgesel fikri üzerinde ortaklaştıklarını ve her gidiş geliş esnasında yapılan çekimleri bir araya getirdiklerini ifade etti. Çelik, “Kobanê’de tanık olduklarımızı bir arşiv haline getirdikten sonra belgesele dönüştürmeye karar verdik. İlk aşamada belgesel fikrimiz yoktu. Daha çok görünmek istenmeyen bir halkın mücadelesini ve devriminin karanlıkta kalmaması adına bir çalışma yürüttük. Kendi aramızda bir arşiv komünü oluşturduk ve bu periyotta çalışmalarımıza hız kazandırdık” dedi. 

 

‘Kobanê öncesi ve sonrası’

Ortak havuzdan faydalanıp belgesel oluşumuna gittiklerini söyleyen Çelik, belgeselin Kürtçe, Türkçe ve İngilizce olmak üzere 3 dile çevrildiğini aktardı. Tüm dünyanın korkarak baktığı DAİŞ çetelerinin Kobanê şahsında bozguna uğradığına vurgu yapan Çelik, Kobanê’de kadın direnişinin ön plana çıkmasından dolayı daha fazla ilgi odağı olduğunu söyledi. Kobanê belgesini yapmalarının en büyük amacının gerçeklerin karanlıkta kalmaması olduğuna dikkat çeken Çelik, sadece yazılanların gerçeği yansıtmakta yetersiz kaldığını, Kobanê öncesi ve sonrasının görselle aktarılmasının önemine vurgu yaptı. Çelik, “Belgeselde geçmişte Kobanê nasıldı, savaştan sonra nasıl oldu ve şuan devrim sürecinde nasıl olgusunu ön plana çıkardık. Amacımız, belgesel festivallerine katılıp bir şeyler kazanmak değil aksine unutulmaması gereken bu direnişi ölümsüzleştirip kuşaktan kuşağa aktarmak” dedi.

 

‘Devrimi dünyaya ulaştırma’

İlk kez devlet sisteminin olmadığı bir ortamda belgesel çekme heyecanını yaşadığını dile getiren Çelik, “Kobanê zaferiyle birlikte devletsiz bir alanda belgesel çekme şansını yakaladık. Onun verdiği bir rahatlık ve özgünlük vardı. Devletsiz toplumlarda belgesel çekmek Türkiye koşullarına bakılınca daha rahatlatıcı ve heyecan vericiydi. Kobanê, devletsiz bir sinema anlayışının geliştirilebileceği bir fırsattır. Tüm gazetecilere, sinemacılara ve belgeselcilere Kobanê’ye gitmelerini öneriyorum”  dedi. Kobanê belgeselini izleyenler tarafından olumlu tepkiler aldıklarını belirten Çelik, herkesin bir trajediyi işleyebileceğini ancak, önemli olanın ‘devrimi dünyaya ulaştırma’ olduğunu söyledi.

 

BÊRÎTAN ELYAKUT/JINHA