Aslen Sêrtli olan Meryem Adıyaman, devletin baskılarından dolayı 30 yıldır göç ettiği Wan'da yaşıyor.  

Devlet zulmünden dolayı doğurduğu 5 çocuğundan biri gerillaya katılmış. Meryem ana, daha sonra çıkan bir çatışmada yaşamını yitiren çocuğunun mücadelesini devraldığını şu sözlerle ifade ediyor: "Devletin zulmü karşısında dağlara çıkan yüzlerce genç, Kürt halkının özgürlüğü için kendini feda etti. Oğlumun cenazesinde bile dimdik ayakta duruyordum. Oğlumu toprağa gömdükten sonra hem ona hem de kendime bir söz verdim. Sipan'ım bu yolda şehit düştükten sonra nasıl evimde oturabilirdim? Oğluma bir söz verdim, ondan emanet aldığım mücadeleyi ben yaşatacağım. Yaşlandım belki ama oğlumdan aldığım güç beni ayakta tutuyor. Sipan'ım gibi kanımın son damlasına kadar direnecek ve alanlarda olacağım."

 

'Eldivenli anne'

Sarı, kırmızı, yeşil renkli ipliklerden ördüğü eldivenleri olmadan yürüyüşe gitmiyor. 'Eldivenli anne' olarak anılmaya başlayan Meryem ana, gülümseyerek "Bu eldivenler olmadan alanlara çıkmıyorum. Beni bu eldivenler tanıtıyor. Dost da düşman da benim yurtsever bir Kürt olduğumu anlıyor. Bu yüzden eldivenlerimden vazgeçmiyorum" ifadelerini kullandı.

Kendisine 'yaşlısın, gelme' diyenlere kızıyor. ""Eğer herkes zulüm karşısında direnseydi ben sokaklara inmeyebilirdim. Oturma zamanı değil. Koltuk sevdasına evlatlarımız ölüyor. Bunu kabul etmiyorum ve alanlara iniyorum. Kürt halkı ayaklanmalı ve bu katliamları durdurmalı" diyor. 

Alanlarda slogan atmaya nefesi yetmeyen Meryem ananın, yaptığı zafer işareti ile nice anlamlar yüklenebilen duygu dolu bakışları, meydanlarda sessiz bir çığlık gibi yankılanıyor. 

 

MEDYA CEBE/NİŞMİYE GÜLER/JINHA/WAN