Son dönemlerin fenomen müzisyeni Gevrê lakaplı Sultan Yıldız facebook, instgram, youtube gibi sosyal medya ağları üzerinden yoğun ilgiyle takip edilen bir isim. Sultan, yani bilinen lakabı ile Gewrê, Maraş'ın Alevi köylerinden biri olan Çokyaşar köyünde dünyaya geldi. Bir yaşına gelmeden babası, bir yaşına geldikten sonra da annesi kaçak yollarla yurt dışına gitmek zorunda kaldı. Sultan, 6 yaşına kadar dedesi, ninesi, halası ve amcası tarafından büyütüldü. Daha sonra o da kaçak yollarla yurt dışına çıkartıldı.

'Sürekli ötekileştirilmiş saflarda mücadele etmek'

Maraş katliamının darbelerini hep yaşadığını ve yıllar geçmesine rağmen kendini Cenevre'ye ait hissedemediğini söyleyen Sultan, "Türkiye'ye geldiğimde kendimi oraya da ait hissetmiyorum. Ben aslında kendimi hiç bir yere ait hissetmiyorum. O oyun oynadığım köy bile bana yabancı şu an" dedi. İsviçre'nin Cenevre şehrinde Kürt, Alevi ve Kadın kimliğiyle her an mücadele ettiğini ifade eden Sultan, "Sürekli ötekileştirilmiş saflarda mücadele etmek garip bir duygu. Bu yüzden kendimi bir kalıba sığdırıp, bir yere ait hissedemiyorum" şeklinde konuştu. Aslında garip olanın ötekilerin sığ beyinleri olduğunu vurgulayan Sultan, "Ama bir yandan da hiç bir yere ait olmamak duygusu beni başka yerleri keşfetmeye, merak etmeye sürüklüyor, sanki ait olduğum yeri bulacağım en sonunda" diye belirtti.

'Gewrê Sultan o zamanların acı gerçekliğidir'

Gewrê lakabının dedesi tarafından kendisine verildiğini kaydeden Sultan, "Beyaz tenli ama koyu saçlı ve kara gözlü doğmuşum, bu yüzden dedem bana her zaman 'Gewra min' (benim beyazım) derdi. Dedem benim için çok önemli bir yere sahiptir, çocukluğumda benimle çok ilgilenirdi, bana türküler okurdu, hikayeler anlatırdı. Benim dedem çok yufka yürekli bir insandı, annesiz babasız bir kız çocuğu büyütmüştü ve herkese kapısını açardı. Geçmişten kalan hatıralarımın çoğu dedem ile" cümlelerini kullandı. Babasının müzik yapmasından hoşlanmadığını söyleyen Gewrê, "Ama dedem ona türküler okumamı çok severdi, bu yüzden dedem vefat ettikten sonra Gewrê ismini kullanmaya karar verdim. Aynı zamanda Gewrê bizim oralara ait ve oralara yakışan daha gerçekçi bir isim. Oysa 'Sultan' mecburiyetten takılan 'Kürt' olmayan bir isimdi. Bu yüzden 'Gewrê Sultan' o zamanların acı gerçekliğidir" diye kaydetti.

'Onların bildiği, susan, ezik olan bir kadın değildim'

Avrupa'dan Kürdistan'a, Amerika'dan Şengal'e, nereye gidilirse gidilsin kadınların karşısına daima engellendiğini belirten Gewrê, "Erk egemen devletlerle yönetilen bir dünyada kadın olmak başlı başına bir meziyettir. Müzik hayatıma başladığım günden beri olumlu tepkiler aldığım gibi olumsuz tepkiler de alıyorum. Özellikle de Türkiye ve Kürdistan halkları gibi feodal ve erkek egemen toplumlar kadın olmanın zorluğunu sürekli hatırlatıyorlar bana. Ve sürekli çatışma halindeyim onlarla. Çünkü ben onların bildiği, susan, ezik olan bir kadın değildim" sözlerini kullandı.

'Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa'

Ruhundaki feminist duyguların mücadeleci kişiliğini kırbaçladığını ve bunun ona güç verdiğinin altını çizen Sultan, "Kadın olmanın zorluğunu hep yaşadım ve hep mücadele verdim. Aile içinde verdiğim kadın olma, bağımsız olma çabamı şuan toplum için veriyorum. Bizim toplumumuz ilginç bir toplumdur. Her konuda söz etme, fikir beyan etme konusunda üzerlerine yoktur. Bazen bir doktor bazen de bir yargıç olabiliyorlar. Ama en kötüsü de kendilerini psikolog görüp bizlere yön verme çabalarıdır. Kadın bedenini bilmeyen, ruhunu hissetmeyen bu düşünceler belki de kadının köleleşmesine sebep olan düşüncelerdir" diye konuştu. "Bizler tek başına mücadele eden kadınlar olarak hayatın her alanında var olacağız. Eve, köylere, odalara ve gettolara sıkışmayacağız artık" diyen Sultan bir kadın olarak diğer kadınlara, "Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa" vurgusunu yaptı.

'Çocukluğum Alevi kültürü ve felsefesi ile harmanlandı'

Müziğin yaşamına sonradan girmediğini dile getiren Sultan, "Müzik zaten alt bilincimde var olan bir şeydi. Kendimi bildim bileli türkü okurum, nerde bir melodi duysam refleks olarak zihnimde ezberlenir. Müzik yapan çoğu insan bu konuda anlarlar beni. Ayrıca müziği seven bir ailenin içinde büyüdüm; dedem, amcam, halam sürekli türküler okurlardı, evimizde devamlı radyo açıktı. Bunlar benim gelişmeme yardımcı oldu. Ayrıca nenem dede soyundan gelen bir kadındır, çocukluğum Alevi kültürü ve felsefesi ile harmanlandı. Deyişler, türküler, büyük aşıkları dinleyerek geçti çocukluğum" ifadelerine yer verdi.

'Kürt müziği benim için yaşamın bir aynası gibidir'

Kürt müziğinin ana dili, acıları ve hüzünleri olduğunu ifade eden Sultan, "Kürt müziği benim için yaşamın bir aynası gibidir. Aslında her dilde türküler, şarkılar söylüyorum. Türkçe, Ermenice, Arapça, Farsça, Fransızca vs. 'Bir yörenin, ülkenin insanlarını anlayabilmek için o yörenin türkülerini dinleyin' derler. Bu yüzden her dilde söylemeye çalışırım ki o insanları daha iyi anlayabileyim" diye kaydetti. Bir dilin müziklerinin gelişmiş ve evrensel olabilmesi için farklı dillerde de söylenmesi gerektiğinin altını çizen Sultan, "Kürt müziği gelişmiş bir müziktir diyemem. Kürt müziğine baktığımızda türkü, ağıt, oyun havasından öteye gidemiyoruz. Caz, sanat müziği, rock, akustik, opera türlerinde eserlerimiz hiç yok. Bir milletin gelişmesi için sanat gereklidir. Biz millet olarak sanat yapmayı bir kenara bırakın, var olan sanat eserlerini bile yok ediyoruz. Sanat toplumun bel kemiğidir. Umarım Kürt müziği alışılmış feodal kalıplarını yıkıp dünyaya açılabilir" şeklinde konuştu.

'İnsanlarla benim için anlamı olan bir müziği paylaşmak istiyorum '

Son olarak müzikle ilgili projelerinden bahseden Sultan, "Şu an onlar için uğraşıyorum, yani kendimi geliştiriyorum her konuda, bilgilenmeye çalışıyorum, duygularımı sözlere dökmeye çalışıyorum, ne kadar bilgilenirsem o kadar üretebilirim. İçime sinmesini istediğim şeyler yapmak istiyorum. Bunun için de görmem duymam öğrenmem gerek. Tabi hiçbir zaman yeterli olmayacak. Çünkü bilgi müzik gibi sonsuzdur. Fakat içi boş bir müzik yapmak istemiyorum ve insanlarla benim için anlamı olan bir müziği paylaşmak istiyorum. Bir nevi onları iç dünyama davet etmek istiyorum. Bunun için hem gitar hem bağlama dersleri görüyorum. Bunun dışında kitap okuyorum, geziyorum, insanlarla sohbet ediyorum. Bol müzik dinliyorum ve sonra kendimle baş başa kalıyorum. Kendimi hazır hissettiğimde bir albüm yapmayı hedefliyorum" sözlerini kullandı.

 

Sibel Özalp/JINHA