Geçtiğimiz günlerde Silêmanî'de 21 yaşındaki Sînor isimli kadının katledilmesine dönük kadınların tepkisi sürüyor. Güney Kürdistan'da kadına karşı şiddetin artış gösterdiğine dikkat çeken kadınlar, hükümetin önlem almamakla suç ortaklığı yaptığını dile getirdi. 

 

Davalar raflarda bekletiliyor 

Kadına yönelik artan şiddete karşı sessiz kalınmaması çağrısı yapan kadın aktivisti Necîbe Mahmud, şiddet davalarının mahkemelerin tozlu raflarında bekletildiğine dikkat çekti. Mahmud, En 3 Ekim günü Sinor adlı kadının da katledildiğini belirterek, "Bu, bölgemizde kadınlara karşı işlenen ilk ve son katliam değil maalesef. Günlük olarak kadın ölüm haberlerinin çoğaldığını görüyoruz. Cenazelerinin derelerde, sokaklarda teşhir edildiğine tanıklık ediyoruz. Dava dosyaları artık mahkemelerde tozlandı. Bu durumu kabul etmeyeceğimizi bir kez daha söylüyoruz. Artık kadınlara karşı şiddeti, saygısızlığı kabul etmiyoruz" diye konuştu. 

 

Hükümet suça ortak

Hükümeti kadın katliamlarına karşı sessiz kalmakla eleştiren Mahmud, şöyle devam etti: "Hükümet de sessiz kalıyor bu olaylara. Mahkemeler kadın katillerini tutuklamalı. Onları yargılamalı. Kadın örgütleri, sivil toplum kuruluşları kendisine insanım diyen herkes, bu katliamlara karşı sessiz olmamalı. Seslerini birleştirmeli, tek yumruk olmalı."

Sînor'un da sığınmaevinde kaldığına dikkat çeken Mahmud, bölge hükümetinin kadınlar için güvenli mekanlar oluşturmamasının suça ortaklık anlamına geldiğini söyledi. 

 

Kadın katliamları meşrulaştırılıyor

Özgür Toplum Hareketi Yürütme Kurulu Üyesi Zara Ahmed ise kadın katliamlarını sosyal medya üzerinden meşrulaştıranlara sert tepki gösterdi. "İnsanlar sosyal ağlar üzerinden o kadının fuhuş yaptığını, öldürülmeyi hak ettiğini söylüyor. Bu nasıl bir zihniyettir ki bu kadar vahşi olabiliyor? Bu kadın öldürüldü, şimdi suçlu kim?" diye soran Ahmed, başta kadın örgütleri olmak üzere parlamentonun bu durum karşısında sessiz kalmaması gerektiğini belirtti.

 

JINHA