salihyazar @ ybhaber.com

KARAGÖZLÜM BERKİN ELVAN'A....

AYMAZ, NAM-I DİĞER AHMAK

“Rezil ve hastalıklı yaşam döngüsünde bulunan aymaz, kapısında 60 yıldır beklediği Avrupa Birliği, bize “gelin birliğe giriniz” diyerek yalvaracak diyor.

Ham hayal kuruyor zavallı.

İA.B.; Cumhurbaşkanlarını(Almanya) yargılayacak kadar insani  değerleri benimsemiş. Seni alıp da ne yapsın? İşi gücü yokta  seni mi adam etsin?

Onlarla aramızda zihniyet olarak 500 yıl var. Savaşarak, bedeller ödeyerek bu noktaya geldiler. Her açıdan şimdilik onlardan daha iyisi yok.

Biz ne yaptık, yapıyoruz ve yapmaya çalışıyoruz?

Biat, biat ille de biat.

Tek bildiğimiz bu. Sanem kültürü. Hep aynı: Kula kulluk.

Kutsalları ve tanrıları bol, akıl yoksunu seremonilerden ibaret klan kültürü.

Var mı bedavadan kaşığı çatılmış pilav sofrasına oturmak? Sittin sene beklesen, onlar bizi değil almak, kapıdan bile baktırmazlar. 

Daha çok beklersin yalvarmalarını Aymazın çocuğu…

AKIL TUTULMAYA GÖRSÜN

Evet, her derdin bir devası vardır.

Akılsızlığın ve akılsızca işlerin neden olduğu dertleri mucizeler çözemez.

Derdi veren devasını da vermiştir diyerek mucizelerin esaretine sokarak toplumun inançlarını sabote edenlere söylenecek tek şey: En büyük deva akıldır. Hiçbir şey akla rağmen gerçekleşemez ve çözülemez.

Anlamaya dayalı inanç akli, modern ve Rabbanidir. İnanmaya dayalı anlama, nakli, ataerkil ve bencildir (bencidir).

Akiller durmadan çalışır ve üretir. Bunun içindir ki her daim çağdaş olmayı başardılar.

Aklı hayatından çıkarmış Müslüman coğrafyası, birbirlerini katletmek için durmadan konuşuyor ve fetva veriyor.

Akıl ve sevgide bütün kapılar “Yaradan’a açılır. O kapı hiç kimsenin tekelinde değildir.

VATANDAŞ, ANAYASAL KARDEŞLİKTİR

Zor bir dönemden geçiyoruz. İstibdat ve istihbarat ile yönetilme duygusu ve korkusu giderek bende arttığını itiraf etmeliyim. Yaşadıklarımız geleceğe dair umutsuzluk ve karamsarlığa sevk etmektedir beni.

Her gün hayatımızı alt üst eden yeni şeyler çıkarılıyor.

Önceleri sızma hareketi ile yapılırdı. Her kesimin olası tepkilerini önden kesen mavi boncuk yasalarını çıkarılarak yapılırdı bu işler. Yani zamana yayılmış bir plan işlerdi. Yavaş ve sinsice yürütülürdü.

Şimdi meclis manav dükkânı gibi. Giren torbalarla çıkıyor. Torbalarda olan yasaların tamamına vakıf değiliz.

Torbalarla gelen her yeni gün, farklı kesimlerin yaşam alanını, biraz daha biraz daha derken daha çok kısıtladığı görüyoruz.

2014 mahalli seçim gezilerinde kullanılan üslup; “Ötekileştirme, safları sıklaştırma, dayatma, hadi kararını ver eşittir sandık” şeklinde gerçekleşti.

Yargılanarak, yargıyı devreye sokarak değil, sandık ve seçimle aklanmaya çalışmak  memleketi gelecekte daha büyük hengâmelere sürükleyecek.

Toplumlarda sosyolojik ilişkiler “ilkeli” olmadığı sürece bireyler ilişkilerinde “ilkellikten ”kurtulamaz.

Zor zamanlarda ceremelerine rağmen herkes aralarında hukukun üstünlüğünü ve vatandaşlık hukukunu öncelemelidir. Her şey ve herkes gelir geçer. Toplumun dinamosu vatandaş ve vatandaşlık bilinci aramızdaki iletişim dilinin devamını sağlayacaktır.

Rakımı yüksek yerde ikamet edenlere geleceğimizi ipotek ettirmemek için   önemli paydaları yok etmemek ve korumak adına her direnişi göstermeliyiz.

salihyazar@gmail.com