info @ ybhaber.com

Bir cızırtı, insanın ruhuna huzur veren bir cızırtı. Geçmiş ile gelecek arasında bir köprü, derin muhabbetlerden önceki ses. Evet bu çaydanlığın cızırtısı, fokurdayan suyun etkisiyle çoğalan ses demini iyi almalıydı. Almalıydı ki lezzeti çoğalsın.

Çaydaki lezzet muhabbetlere yansısın çocukluğumdan beri beni mest etmiştir bu ses. Bu sesin eşliğinde babamın seslenişi, kardeşlerimin koşuşturması var hatıralarımda, sevgi dolu bir yuva. İnsanın en büyük kalesidir ailesi, sadakatla çevrilidir surları temelini güvenden alır. Kimseler zarar veremez böyle bir kaleye, bu kalelerde demlenir çaylar.

Çaydanlık sevginin huzurun cızırtısını bu evlerde duyurur dünyaya. Kulağımda sıcacık bir ses, yüreğime doğru inen: " Hele doldur bir çay " bu çay içimlerinde öğrendik doğrularımızı, en önemlisi de vefayı. Büyüklerimiz her çay yudumunda anlatırlardı tek tek hayatın temel taşlarını. O zaman öğrendik misafirin bereket olduğunu, komşunun kıymetini, yardımlaşmanın önemini...

Şimdilerde çaylarda lezzetini kaybetti samimiyetini kaybeden insanlar gibi, güzel eşyalara hizmetçi yanlızlığa da mahkum. Bunalımda gençler, terk edilmiş yaşlılar ve iletişimsiz bireyler. Bir kahvenin kırk yıl hatrı vardı, komşuda pişer bize de düşer düsturları... Şimdilerde çekinir olduk komşunun kapısını çalmaya, bir çoğunun ismini bile öğrenemedik şüphe ile baktık biribirimize. Değil ki akşam yemeğimizi paylaşmaya, internetin başında geçen onca zaman. Yeniden bir doğuş lazım küllerimizden, inançlarımızdan ,değerlerimizden...

Yeniden biz olmak Lazım ÜMÜTLE

 Nurcan Bekar Utancik