salihyazar @ ybhaber.com

Geçmişle yüzleşelim. Sağlıklı, mutlu bir gelecek için her asri toplum gibi bizimde yapmamız gerekir. Yüzleşirken kantarın topuzunu kaçırmamalıyız. Kendimizi yüz göz olmuş; çamura bulaşmış bir vaziyette bulabiliriz. Evrensel hukuk değerleri göz ardı edilmeden hesaplaşılmalıdır.

Oluşturmaya çalıştığımız gelecekle ilgili elimize veriler, ipuçları sağlamalıdır hesaplaşma. Bir kere hesaplaşma; toplumun üstünlüğü gözetilerek mutlaka içselleştirilmelidir. Masumiyet karinesine dikkat edilmeli. Modern teknik ve yöntemler kullanılmalıdır. Asıl hedefe odaklanmalı. Hesap kapatma ve intikam alma duyguları bertaraf edilmeli. Herkesin vicdanlarını tatmin eden bir süreçler ve sonuçlar manzumesi ortaya çıkarılmalıdır. Beşeriyetin kutsal tecrübelerini sabote etmeden toplumla iç içe işler yürütülmeli ve şeffaf olmalıdır.

Hesaplaşma adına 2007 yılında bu yana çeşitli isimler altında operasyonlar yapıldı. Büyük umutlar ve beklentiler aşılandı bize. Sürenin çok fazla uzaması, eklemeler, çıkarmalar, bağlantılar, yöntemlerdeki kişiye münhasır farklı uygulamalar ve çelişkiler. Uzadıkça uzadı.Bizi germeye ve  kutuplaştırmaya başladı. Başlardaki açıklık, geçen zaman  içerisinde kararmaya başladı. Oluşan puslu havada at izi ile it izi birbirine karıştı. Algılarımızla  alay edildi. Yargılamalar, amacından saparak kitlesel intikam araçlarına dönüştü. Tabir yerindeyse cadı avına döndü.

Bugün toplumun vicdanı geçmişin acı mirasından hala kanamaktadır. Umarım, ileride çocuklarımıza bunların bedelini vermek zorunda kalmayız.

Mevcut anayasaya dokunmayarak, siyasi partiler yasası, terörle mücadele yasası, seçim barajı, A.B. beklediği reformları ağırdan alacaksın. Sonra kalkıp ülkenin ve toplumun geçmişiyle hesaplaşmasını sağlamayı çalıştığını söyleyeceksin.(Yerel yönetimlere yetki devri, Kamu yönetimi mevzuatına ilişkin reformlar bağlamında Kamu Denetçiliği Kurumu’nun kurulması(Kast edilen bize özgü ombdusman seçimi değildi), savunma bütçesinin TBMM tarafından denetlenmeye başlanması(Allahtan Anayasa mahkemesi son çıkarılan Sayıştay yasasını C.H.P. başvurusu üzerini iptal etti), Türkiye Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesini 14 Mart 2012 tarihinde onaylamıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine (AİHS) ekli üç Protokol ise henüz onaylanmamıştır, Gazetecilerin, basın çalışanlarının ve dağıtıcıların hapsedilmelerine ilişkin eğilimdeki artış bu endişeleri artırmıştır. AGİT verilerine dayanarak, Nisan 2012 tarihinde Türkiye'de 95 gazetecinin cezaevinde bulunduğunu belirtirken bu sayın geçen yılın aynı ayında 57 olduğuna dikkat çekilmektedir. Mülteci ve sığınmacılarla ilgili olarak, Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun henüz kabul edilmemiş. On yıldır hükümet eden ekibin artık  mazereti kalmadı. İş uzadıkça, toplumda hükümetin iyi niyeti artık kuşku uyandırmaktadır.

İktidar,topluma ön ayak olması gerekirken,  toplumdaki seri değişim ve dönüşüm hızının gerisine düştü.

Birilerinin hesaplarını toplum üzerinden görmeye kalkışmasına, toplumun dayanacak gücü kalmamıştır. Bu böyle biline…

 salihyazar@gmail.com