salihyazar @ ybhaber.com

KADINLARLA İLGİLİ  MEZHEP  VE HADİS  KÖKENLİ UYDURMALAR

Bu uydurmaların yapılışındaki en temel hedef, kadının erkeğine kayıtsız ve şartsız itaatini sağlamak olmuştur. Uydurma hadislerle, kadının erkeğe itaati bir ibadet gibi sunulmuştur:

“Eğer bir kimsenin bir kimseye secde etmesini emretseydim, erkeklerin kadınlar üzerinde olan haklarından dolayı kadınların erkeklere secde etmelerini emrederdim.” Tirmizi, Rada 10/1159; Ebu Davud, Nikah 40/2140; Ahmed b. Hanbel, Müsned 6/76; İbn Mace, Nikah 4/1852

“Kocanın vücudu irin ile kaplı dahi olsa ve karısı onu yalayarak temizlese, yine de kocasının hakkını ödemiş olmaz.” İbni Hacer El Heytemi 2/121; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/239

“Ey kadınlar! Eğer kocalarınızın size olan haklarını bilseydiniz, ayaklarının tozunu yüzlerinizle silerdiniz.” Hafız Zehebi, Büyük Günahlar

En titiz hadis çalışmalarında alıntıladığımız hadisleri görmemiz, “Kuran, yalnız ve yalnız Kuran” diye niye defalarca tekrar ettiğimizin anlaşılmasını bir kez daha sağlayacaktır.

Yukarıdaki uydurmaları Peygamber’e fatura edenler, ne yazık ki bu uydurmaların reddi olan Kuran’ın anlattığı İslam’a uymayı Peygamber düşmanlığı, bu uydurmaların kabulü olan hadislerin, mezheplerin, geleneklerin İslam’ını ise Peygamber’i sevme göstergesi ilan ediyorlar.

Bu şekilde kadınları eksik akıllı ve eksik dinli ilan edenler, dine büyük zarar vermiş oluyorlar.

“Kadınların dinleri ve akılları eksiktir.” Buhari

 “Çok lanet ediyor ve kocalarınıza karşı nankörlük ediyorsunuz. Aklı başında bir erkeğin aklını sizin kadar çelebilen, aklı ve dini eksik başka bir varlık görmedim.” Müslim, İman, 34/132; İbn Mace, Fiten 19/4003

 Kadınları erkeğin kölesi yapan zihniyet, bununla yetinmeyip; kadınların çoğunu cehennemlik, dinen eksik ilan edip, Kuran’ın açık izahlarıyla da çelişir:

“Kadınlar arasında iyi kadın, yüz tane karga arasında alaca bir karga gibidir”. Buhari

 “Ey kadınlar topluluğu! Sadaka veriniz ve çok istiğfar ediniz. Çünkü ben, Cehennem halkının çoğunun sizler olduğunu gördüm.” Müslim, İman 34/132; İbn Mace, Fiten 19/4003

KADINA CENNET VİZESİ KOCADAN

 Kadınların çoğunun cehennemlik olduğunu iddia eden hadislerin yanında, kadının cennete gidişi için kocasının kendisinden memnuniyetini şart olarak gösteren hadisler de uydurulmuştur.

“Bir kadın, kocası kendisinden razı olduğu halde ölürse Cennet’e girer.” Riyazus Salihin

 “Kadınların hayırlısı, erkeklerin yaramazlıklarına ve kötü huylarına sabredendir, bu sabır onların cennete girmesine sebeptir.” Kadınlara Dini Bilgiler

Müslim de, Buhari de, Tirmizi de, Muvatta da, Şii kaynaklar da; Emevi ve Abbasi döneminde uydurulmuş, bazı kişilerin kadına kendi bakış açılarını dinselleştirmeye çalışmalarının ürünü olan bu tip uydurmalarla doludurlar.

Fakat Kuran’ın hiçbir yerinde, biraz önce örneklediğimiz tipteki hadisler gibi kadınların çoğunun kötü, cehennemlik, dinen eksik olduğu geçmez. Kuran, üstünlüğü erkek veya kadın olmaya değil, Allah’a yakın olmaya, Allah’ın dininde titizliğe bağlar.

 “Ey insanlar! Biz sizi bir erkek, bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler kıldık. Şüphesiz Allah katında en üstün olanınız takvaca en ileride olanınızdır.” Hucurat Suresi 13

Ayetten de anlayacağımız gibi Kuran, üstünlüğü bir ırka, bir kabileye veya erkek, kadın gibi bir cinsiyete değil, Allah’ın dinine titizlik ve Allah için hatalardan sakınma tipi manalara gelen “takva” ya bağlamıştır.

Ama buraya kadar gördüğümüz hadislere göre kadın olmak daha baştan cehennemlik olma ihtimalini arttıran bir unsurdur. Bu zihniyet, eksik ve cehennemlik ilan ettiği kadını, ezik karakterli bir varlığa dönüştürüp, kayıtsız şartsız erkeğin kumandasına verir ve kumandaya itaati de “din” diye insanlara dayatır.

Kuran’ın anlattığı İslam’ın bu uydurulmuş dinden neden ayrılması gerektiğini daha da iyi anlamak için “en itibarlı” uydurma kaynakları inceleyelim:

“Namazı bozan şeyler kara köpek, eşek, domuz ve kadındır.” Müslim, Salat 265; Tirmizi Salat 253/338; Ebu Davud, Salat 110/720

 “Uğursuzluk üç şeyde vardır: Kadında, evde ve atta.” Ebu Davud, Tıb 24/3922; Müslim, Selam 34/115; Buhari, Nikah, 17/4805

DİŞSİZ, TİPSİZ, YAŞLI KOCALARIN KURTULUŞU

 Aşağıda kadını uğursuz ve namazı bozucu ilan eden mezheplerin çok itibar ettiği İmam Şarani ve İmam Gazali gibi düşünürlerin kadının neden evde tutulması gerektiği ile ilgili açıklamalarını, ayrıca kadınların süslenmesini haramlaştıran bazı hadisleri okuyacaksınız:

“İçinizden biri yaşı ileri, ağzındaki dişleri dökülmüş, görünüş itibariyle de çok çirkin olabileceği gibi aksine karısı da genç ve güzel olabilir. Bu genç ve güzel kadın, çarşıya çıktıktan veya davet edildiği düğün ve ziyafetten evine döndükten sonra dışarıda gördüğü yakışıklı erkeklerle yaşlı ve dişleri dökülmüş kocasını kıyas ederek kocasının yüzüne dahi bakmak istemez. Belki kocasının kendisini öpmesini ve cinsel ilişkide bulunmasını dahi istemez. İşte genç kadının erkeklerin çokça bulunduğu çarşı, pazar, şenlik ve toplantı yeri gibi mekânlara gitmesinin kadın üzerinde yapacağı etki en azından budur.” İmam Şarani, Uhudül Kübra

 “Dövme yapan ve yaptırana, yüzündeki tüyleri aldıran ve estetik için dişlerini seyrelttiren kadınlara Allah lanet etsin.” Buhari

 “Takma saç takan ve taktıran, kaşları incelten ve incelttiren, dövme yapan ve yaptıran lanetlenmiştir.” Ebu Davud, Tereccul 5

 “Eğer bir kadın peruk takarsa, eğer kol ve yüzüne dövme ya da ben yaparsa, yüzünden ve kaşlarından cımbızla kıl aldırırsa, yüzüne güzellik vermek için şekil değiştirirse lanetlenmiştir.” İmam Şarani, Uhudül Kubra

 “Bir hadise göre ashabı kiram karılarının pencere ve kapı aralıklarından dışarıyı seyretmelerini ve erkek görmelerini önlemek üzere evlerinin pencerelerini sıkı sıkıya kapatırlar, dışarıya bakanlara dayak atarlardı.” İmam Gazali, İhyayı Ulumuddin 2/122

 “Kadınları zarar vermeyecek miktarda aç, aşırı gitmeyecek kadar da kıyafetsiz bırakınız. Çünkü kadınlar iyice doyar, güzelce giyinirlerse onlar için dışarı çıkıp gezmekten daha sevimli bir şey yoktur. Fakat onlar biraz aç, biraz da çıplak kalırlarsa onlar için evde oturmaktan hayırlı bir şey yoktur.” İbnül Cevzi, Mevzuat, 2; Suyuti, Lealil Masnua 2/154; İbn Arrak, Tenzihüş Şeria 2

 “Kadınlarınıza evlerinin kapısında oturmamaları için yeni elbise yaptırmayın, çünkü elbiseleri güzel ve yeni olursa kalplerine dışarı çıkmak arzusu gelir.” İmam Gazali, Kimyayı Saadet; İbn Ebi Şeybe, Musannaf 4

" Dışarı çıkması kesin gereken kadın ise kocasından izin aldıktan sonra dışarı çıkacak ve şu kurallara kesin uyacaktır:1-  Sıkı sıkıya örtünüp kötü giysilere bürünen,2-  Hiç çıkmamış gibi davranan,3-  Başını öne eğip kimsenin yüzüne bakmayan,4-  Kalabalığa karışmayan,5-  Erkeklerin bulunduğu yerlere yanaşmayan,6-  Herkesin dolaştığı sokaklardan uzak duran,7-  İşini bir an önce bitirip evine dönen." İmam Gazali, İhyayı Ulumuddin 2

 Bu uydurma izahlarla, kendi görüşünü, kadınlara olan aşırı kıskançlıklarını dini bir buyruğa çevirip, topluma dini bu şekilde sunanlar; dinsizlerin dinimize saldırısı için ortam hazırlamışlar ve birçok kimsenin dinimize olan inancının sarsılmasına sebep olmuşlardır.

Halkımızın bir kısmı ise bu izahları gösterip dinimize saldıranlara kızmakta, fakat bu izahları yapanları, örneğin İmam Gazali’yi bu konuda eleştirmekten kaçınmaktadır. Biz Kuran’ı tek kaynak kabul edip, geri kalan izahları ve Şarani’nin, Gazali’nin bu tarz izahlarını eleştirmedikçe, bu izahlardan yola çıkarak din aleyhinde yazılar yazanlara kızmaya ne kadar hakkımız olabilir?

  Bir dine tabi olmak için tevessül etme veya makas değiştirerek mevcut dininden başka bir dine gitme arzusu, dinlerin pratikte ortaya koyduklarıyla çok ilintili ve tepkisel gibi geliyor bana.

Toplumları, ülkeleri, kabileleri hatta ailesini idare edenlerin dini söylemleri ile dini yaşamları arasındaki tutarlılık caydırıcı ve ikna edici bir unsur olduğunu göz ardı edemeyiz.

Dinin kadın erkek ilişkileri arasındaki belirleyici duruşun sağlıklı olması ya da olmaması, akıllı vicdanlar üzerinde bir iç muhasebe baskısı oluşturmaktadır.

Başta Kur’an olmak üzere bütün semavi dinlerde/kitaplarda kadınlar için bu kadar “pozitif” ayrım” mesajları, hükümleri ortada iken kadınların Müslüman coğrafyasında  yaşadıkları baskı, zulüm, ötekileştirme, metalaştırma, akıllı vicdanlarda şu sorunun ortaya çıkmasına neden olmaktadır:

“İslam bir erkek dini midir?”  

Değildir diyebilecek, denilmesini sağlayabilecek cari ve meri yaşam pratiğiniz yoksa sorun nedir diye o zaman bir bakmak gerekmez mi?

Nasıl, ne zaman, ne şekilde oldu da, dinin yapıcı, onarıcı aslına rağmen böyle bir tablo ortaya çıkmışa bakmamız gerekmez mi?

Tüm bunların cevapları bulunmadığı sürece ne derseniz deyiniz. Modern dünya mevcut haliyle İslam dinini bir “erkek dini” olarak algılamaktadır.

BİTTİ

salihyazar@gmail.com