salihyazar @ ybhaber.com

Ülke projelerden geçilmiyor. Genel, yerel maşallah herkesin bir projesi var. Ali’nin, muhtarın, belediyenin, valinin, bakanın yani ne kadar yetkili ve etkisiz adam varsa hepsinin başkalarının üzerinden yürüttüğü envaı çeşit projesi var. Projelerin  hepsi halkın günlük hayatlarıyla  alakası olmayan çalışmalar. Akşam gördüğü fantastik rüyayı sabahla birlikte hemen projeye dönüştürmeye kalkıyor adam. Artık iyi saatte olsun faslındaysa efkârı umumiyeti her hale sokmaya kalkabilir maazallah.

Projeci büyüklerimiz konuşuyor, karar alıyor. Büyük kampanyalar eşliğinde reklam cıngılları günlerce dönüyor, billboardlarda haftalarca afişe ediliyor. İkbal, getiri ve devşirme piyasası. Yeni bir ekonomik alan, güç ve saha. Pasta çok büyük. Bu işlerde para çok. Götür götürebildiğin kadar. Projenin içinde üzerinden haksız kazanç sağlanan amme, vatandaş ve halk yoktur. Halk  işin başında, ortasında değil sonuna doğru  kerhen projeye dâhil ve haberdar ediliyor. Sonuçta doğal olarak projeler vatandaşla kan uyuşmazlığı yaşıyor.

Emek, zaman, güç israfı. Peşkeş piyasası. Parası cebinden çıkmıyor adamların.

Çoğu başlamadan bitiyor. Sonuç kocaman bir hiç. Bu arada birileri paralanıyor.

Süt, Fatih(Tablet),e-devlet, dijital kimlik, Gönül Elçileri(Konya),yeni İstanbul. Listeyi uzat uzatabildiğin kadar. Memleket projeler mezarlığı. Bir kere başlasın gerisinin gelip gelmemesi çok önemli değil.

Süt projesi bir ileri iki geri bir türlü oturmadı, sağlıklı yürümüyor.

Tablet bilgisayarlar bugüne kadar hepsine dağıtılmış olması gerekirdi. 5. ve üstü sınıflara verilmesi kararlaştırılmasına rağmen Şubat 2013 itibariyle sadece öğrencilerin %5 alabildi.(yaklaşık 5.sınıf: 1 milyon 500 bin, lise: 4 milyon 756 bin öğrenci)

Konya (Memleketim) valiliğinin başlattığı Gönül Elçileri projesi kamuda çalışanlara Mecburi Gönül Elçileri projesine dönüştü. Katılmayan ve katılmak istemeyenlere mahalle baskısı uygulanıyor. Aba altında sopa gösterilerek katılıma zorlanıyor. 

Gelişmiş ülkelerde projeler tutuyor da bizde niye tutmuyor. Batıda projeler aşağıdan yukarıya doğru işleyen bir hiyerarşi içinde yapılmaktadır. Hiçbir şey halka rağmen yürütülmez. Halkın ihtiyaçları dikkate alınarak projeler planlanır. “Ne, Nerede, Ne zaman, Nasıl, Neden ve Kim''(5N1K) soruları temel alınarak kodlanır. Veriler, tecrübeler ve katılımcılar, üst kademelere artarak ilerler. 

Örneğin: Finlandiya, halkta tuz tüketim bilincini oluşturmak için yirmi yıldan beri halkını işin içine katarak; poşetlerin üzerine oranlarını yazarak, çeşitli tanıtıcı afiş ve reklamlarla bir farkındalık oluşturmuş. Tuz tüketimini 2012 sonu itibariyle yüzde kırk azaltmıştır.

Bizde yukarıdan aşağıya doğru işlemektedir. Emir komuta zinciri içerisinde yürütülmektedir. Yönetim tarafından öngörülen projelerin  tutmaması, halkın gerçeklerinden uzak olmasıdır. Bilinçli bir istismar alanı olmasından kaynaklanıyor. Eski devlet alışkanlıklarının değişmediğini; “değiştirdik/dönüştürdük” dense de hiçbir şeyi değiştirmek istememelerinden kaynaklanmaktadır.

Karanlık bürokrasi ve istismara rağmen  hiçbir proje yürütmeyecek miyiz? Tabi ki hayır. İşe doğru yerden başlamak lazım.

İlk projemiz veya projeniz hantallaşmış, kendini çekip çevirmeye aciz devleti, ileri demokrasilerle yönetilen uygar dünyaya adapte etmek olsun.

salihyazar@gmail.com