salihyazar @ ybhaber.com

De ki, ben de tıpkı sizin gibi bir insanım. Bana, tanrını­zın bir tek tanrı olduğu vahyediliyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, artık salih bir amelde bulunsun ve Rabbine ibadette hiç kimseyi ortak tutmasın.'” (Kehf 18/110)

 “Baksana şu kendi heva ve heveslerini tanrı edinen kimseye! Artık sen mi vekil olacaksın ona, işlerini sen mi yürüteceksin? Yoksa sen onlardan çoğunun söz dinlediğini yahut aklını çalıştırdığını mı sanıyorsun? Doğrusu onlar yolu şaşırmada davarlar gibi, hatta daha da şaşkındırlar.” Furkan Suresi 43-44

Hristiyanlar İsa Aleyhiselamı tanrı yaptılar. Mesela Katoliklere göre İsa olmasaydı kâinat yaratılmazdı. Yeryüzünde görünen ve görünmeyen şeyler, tahtlar, egemenlikler, yönetimler ve hükümranlıkların hiç biri olmazdı. Her şey onun aracılığıyla ve onun için yaratılmıştır.

Bu inanç, Müslümanların inancına da karışmıştır.Halk tarafından kabul gören uydurma bir hadiste Allah Teâlâ’nın Peygamberimiz için şöyle dediği iddia edilir: “Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım. Kimi tarikatlara göre Muhammed Aleyhiselam var oluşun başlangıcıdır. Allah’tan başka hiçbir şey yok iken ilk defa hakikat-i Muhammediye var olmuş, bütün yaratıklar ondan ve onun için yaratılmıştır.Efendimiz böyle bir durumla alakalı olarak; “Ben kurutulmuş et yiyenin oğluyum.” diyerek kendisini insan ötesi gören zihniyete en net cevabı vermiştir.

“Şahısları ve kurumları ilâhî hâkimiyetin üstünde veya ona eş otorite kaynağı olarak görmek gibi, insanı ileri derecede tazim/yüceltme de inançla ilgili kâfirliğe götürebilir bir benzeme türüdür. Böylesi benzemeler de Kur'ân ve Sünnet diliyle haram kılınmıştır/yasaklanmıştır.

Çünkü İslâm Dini, peygamber de olsa hiç bir insanın aşırı bir şekilde tazim edilmesini, onun insanüstü vasıflarla nitelendirilmesini caiz görmez. Sınırları aşan yüceltme, İslâm'ın tevhit anlayışına da ahlâk anlayışına da aykırıdır.” Ali Rıza Demircan

"Yoktur şu gökyüzünün altında

Siz tanrılardan daha yoksul olanı!
Büyüklüğünüzün acınası besinleridir
Aldığınız kurbanlar

Ve duaların solukları

Ve ölürdünüz açlıktan

Eğer umut peşinde olmasaydılar

Delilerle çocuklar" Goethe

“Toplumların değişik spor, sanat, ekonomi, politika, siyaset, askeri ve ilgili diğer tüm alanlarda ki mevcut değerlerinin analizi ve bu analizlerle ortaya çıkan ve/veya çıkartılan doğal veya sentetik star değerlerinin insan üzerinde oluşturulması istenen etkilerini hedefleyerek yönetmek ve bu çoğu sentetik star değerlerden toplumlara istenen kutupsal mesajları vermek ve/veya bu sanat ile insanların inanç, kültür, etnik vb değer yargılarını kullanarak polarize etmeğe, kutuplaşma veya kutuplaştırma, oluşturulan bu kutuplarda meydana getirilecek kaoslardan nemalanmak amacı ile bela oluşturmaya   denir. ” Tamer Çınar

Soyut insanı tanrılaştıran kozmopolitler, siyasileri tanrılaştıran devrimbazlar, din adamlarını tanrılaştıran sözde dindarlar, ideologları, sufileri, dehaları, yazarları, bilim adamlarını hatta hayvanları tanrılaştıran toplumlar her zaman  görülmüştür.

Kendinden güçlü olan kişi, kült, değer, totem, simge, ideoloji ve benzeri kavramlara abartılı meziyetler ve değerler atfederek ve yücelterek işe başlanır. Ardından kendi yarattığı güce biat gelir. Son aşamada tapınma başlar.

Hatta ellerimizle yarattığımız çakma tanrıların kusurlarını toplumdan gizlemek için eksiliklerine de  kutsiyet atfettik. Bilinçli ve bazılarımızın istemeyerek de olsa el birliğiyle oluşturduğumuz tanrılarımız, hayatımızı ipotek altına adı. Tanrılaştırdığımız varlıklar, layüsel, dokunulmaz ve eleştirilemez yaptık. Tanrılara en ufak itiraz ve eleştiri ceberut bir öfkeyle bastırılır. Kazanç kapısı tanrılarımızın sevenleri, müritleri tarafından bilmemiz gerekenler sumen altı edilir.

Tanrılarımız: Şüphemizin kırıntısına  bile gözleri dönmüşçesine bizi yok edecek savaşın psikolojisini yürütür. Her tür maddi ve manevi basınç, baskı, taciz, karartma ve tedhişi topluma dayatır. Her biri dünyalık bir köşe taşını tutmuş. Muazzam maddi güçlere ulaşmış. Haramla elde ettikleri statülerini payidar kılmak için toplumun milli manevi değerlerini istismar eder. Her tür stratejiyi kullanmaktan geri durmaz. Yayılarak güçlerine güç katar. Gücü  arttıkça daha çok zorbalaşır. Hepsinin televizyonları, dergileri ve gazeteleri var. Empoze, dayatma ve beyin yıkama aracı olarak kullanırlar.

Her şeyin bu kadar açık ve göz önünde olduğu yerde, toplumumuz nasıl olurda sorgulamaksızın teslimiyet içinde olabiliyor Yıllarca, dindarların dışında kalanların bir şeyleri tanrılaştırmasını doğrusu kanıksamıştık. Dindarlar bu yönteme el atınca inanç konusunda hassas olan toplum geriye hızla savrulmaya başladı.

Gelişmemiş toplumlarda farklı tanrılaştırma metotları olsa da hepimiz aynı yolda seyrediyoruz. 

Allah ile aramıza kendi tanrılarımızı aracı kurum olarak inşa etmede birbirimize benziyoruz.

 

salihyazar@gmail.com