deniz-ozd36 @ hotmail.com

Her insan bir şekilde yakınını, dostunu kaybetmiştir. Taştan bir kalbe sahip olanda  bu ölüm anındaki atmosferden etkilenmiştir.  O andaki atmosfer insanları her zaman etkilemektedir.  Kimi insanlar kendilerince nasihatler çıkararak ölüm ve yaşam amacı hakkında o belirgin olan çizgiyi yakalamış  ve bunun üzerine bir yaşam sürdürmüştür. Bazı insanlar ise o anda atmosferden etkilense de kısa zamanda bu duygu dolu atmosfer üzerinden dağıldıktan sonra hayatına kendi istek doğrultusunda bir yaşam sürdürmüştür. 

Vefat eden yakınlarımız, yakın arkadaşlarımızı resimlerde hatırlarken insanoğlunun bu gidişatı düşündürmemesi imkânsızdır. Bir zamanlar bunlar vardı ama şuan yoklar. Bir film gibi hayatımız gözümüzün önünden geçip gitmektedir. Her zaman yanımızda olup ama bir anda onları  kaybederek sarsılmaktayız. Kaybettiğimiz yakınımız, arkadaşımız  kendisine verilen hayat sınavını yaşayıp ve zamanını doldurup ebedi hayata göç etmiştir. 

Tanık olduğumuz  vefat haberleri bize ölümün uzak olmadığını göstermektedir. Yakınımızın yanı başında  ölüm saatini beklerken bu  bizim  için büyük ibretlik, mesaj dolu bir olaydır.  Sevdiğimiz kişilere her ne kadar yardım etmek iste sekte,  yardım edemiyorsun, ellerin kolların bağlanıyor.  Öyle bir şey ki doktorlar, hastaneler  aciz kalıp bir şey yapamamaktadır.

 İşte üzerinde  tam durmak istediğim konu burası, ölüm anı bizlere çok şey hatırlatması lazım. Bu ölümün getirdiği mesaj ile üzerinde yaşadığımız boş, çarpık hayatı değiştirip, dünyaya yeniden doğup,  ölümün bize hatırlattıkları yol üzere İslam’ı  yaşamak zorundayız. 

Yakınlarını, sevdiklerini defnettikten sonra  gelen misafirlerini karşılayıp, bir nebze olsa da acını paylaşılmış oluyor. Misafirlerin dağılmasıyla artık kendinle baş başasın. Zamanla duygu dolu atmosfer kaybolur ve sınav dünyasına  ayak uydurmak zorundasın.

Artık yaşadığın anılar  ve onlarda kalan resimler ile hüzünlenmektesin.  Kimsenin yalanlayamadığı  ölüm bizlerin  üzerinde bıraktığı  etki;  sadece üzülüp ve  hüzünlenmek midir sadece? Yaşayan yaşadı ve  şimdi ise göçüp gitti  bizde arkasında üzülüp, göz yaşı dökelim, mesaj sadece bu kadar mı? Eğer sadece bu mesajı almışsak demek çok nasipsiziz  bu dünyada. Vefat eden yakınımız, canımız, arkadaşımız   bizlere bir şey hatırlatması veya bir mesaj vermesi  gerekmez mi?

Ölümden sonra hayatı tasavvur edemiyorsak ve ona göre bir yaşam sürdüremiyorsak, buruda suçluyu aramaya gerek yok, bur da  sadece nefsimizi sorgulamamız gerekiyor. Küçük yaştaki bir çocuğun aklından çıkmayan ölüm atmosferi biz büyüklerin aklında ne oluyor da hemen çıkıyor. 

Bundan sonraki hayatımızda ani değişik kararlar alıp, hayatımızı yeniden İslam’ın istediği bir şekilde yaşam seçmeliyiz. 

Bir sahâbî Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e:“–Hangi mü’min daha akıllıdır yâ Rasûlâllah?”diye sordu.

Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de şöyle buyurdular:

“–Ölümü sıkça hatırlayıp, ölümden sonrası için en iyi hazırlık yapan kimsedir. İşte gerçek akıllı insanlar onlardır...” (İbn-i Mâce, Zühd, 31)