Kışanak, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, çözüm sürecinden beklentilerini dile getirdi.
Türkiye'nin tarihsel bir süreçten geçtiğini ifade eden Kışanak, çözüm sürecinin şeffaf, demokratik ve katılımcı şekilde yürütülmesinin önemine inandıklarını söyledi.
 
''Başkalarının b, c, d planları olabilir'' diyen Kışanak, ''Bir planımız var barış istiyoruz, çözüm istiyoruz, eşitlik hukuku içinde birlikte yaşayabiliriz'' ifadesini kullandı.
 
Sürecin dinamik olduğunu belirten Kışanak, ''Bu yolu hep beraber yürürsek, herkes katılırsa yolun sonunda hepimiz özlediğimiz geleceğe kavuşabiliriz. Sürecin arkasında toplumsal destek açığa çıkartabilirsek yolun sonunda hepimizi mutlu edecek durağa varabiliriz'' diye konuştu.
 
Kışanak, kamuoyunun en çok merak ettiği konunun ''akil adamlar heyeti'' olduğuna dikkati çekerek, ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, süreci tek başına yönetiyormuş ve kendi istekleri doğrultusunda her şeyi belirliyor havasındaki konuşmalarının kamuoyunda yarattığı kaygıları anlamaya çalışıyoruz'' dedi. Gültan Kışanak, sürece tüm kesimlerin katılımının zaruri olduğunu vurgulayarak, asıl muratlarının toplumsal uzlaşı olduğunu kaydetti.
 
Akil adamlar heyetinin de aynı yaklaşımla belirlenmesi gerektiğini dile getiren Kışanak, heyetin kapsayıcı, toplumun farklı kesimlerine hitap edebilen, farklı kesimlerin destek ve katılımını öngören yapıda olmasını istedi. Heyetin adalet duygusu ve toplumsal vicdanı temsil eden pozisyonda olması gerektiğini belirten Kışanak, ''Heyetin, sorunun taraflarına eşit mesafede durabilen, tarafgir olmayan, taraf olacaksa barış, çözüm ve özgürlüklerin yanında taraf tutabilecek kişilerden oluşması gerekiyor. Heyetin uyuşmazlıkları ve çatışmaları çözebilme konusunda birikim ve deneyime sahip olması gerekiyor. Akademisyen ve hukukçuların katılması heyetten beklediğimiz sonuçları çıkarma açısından önemli olacaktır'' dedi. Kadınların demokratik ve özgür yaşamın vazgeçilmez unsuru olduğunu da ifade eden Kışanak, heyette kadın temsiliyetini önemsediklerini söyledi.
 
-''Yasal dayanak gerekli''-
 
Kışanak, parlamentonun sürece ilişkin yasa çıkarıp çıkarmayacağının tartışıldığını anımsatarak, böyle bir çalışmanın yasal dayanağını oluşturmak gerektiğini ifade etti.
 
Süreçten herkesin heyecan duyduğunu, herkese katılım çağrısı yaptıklarını anlatan Kışanak, şöyle devam etti:
''Herkese sorumluluk düşüyor, sorumluluk düşmeyen tek makam parlamento. Böyle bir yaklaşım olabilir mi? 'Hepimiz tarihsel sorumlulukla karşı karşıyayız, hepimiz çaba sarf etmeliyiz, hepimiz katkı koymalıyız' diyoruz, sıra parlamentoya gelince, 'parlamento böyle bir şey yapamaz' diye görüş ortaya atılıyor. Bu görüş, her şeyden önce parlamentoya karşı saygısızlıktır. Parlamento halkı, milletin iradesini temsil ediyorsa, halkın ortaya çıkardığı bu yaklaşıma denk duruşu sergilemelidir. Parlamento üzerine düşen sorumluluğun gereğini yerine getirmelidir. Parlamentodan şimdiye kadar sınır ötesi tezkereler çıktı, herkes ölmek ve öldürmek için ellerini kaldırdı. Bir kez de ellerini vicdanlarına koysunlar barış için, çözüm için ellerini kaldırsınlar. Parlamento böylesi tarihsel süreçte, tarihsel sorumlulukla karşı karşıyadır ve bunun gereğini mutlaka yapmalıdır. Bütün siyasi partiler parlamentonun barış, çözüm ve demokratikleşme konusunda rolünü oynayabilmesi için pozitif politika izlemelidir. Kimse parlamentoyu bu işi tıkamanın aracı gibi tarif etmemeli.''
 
Kışanak, başka ülkelerdeki çözüm süreçlerinden örnekler vererek, bu ülkelerde parlamentoların gerekli yasaları çıkardığını anlattı.
 
Meclis'in komisyon kurmasının önünde anayasa ya da İçtüzük açısından engel olmadığını savunan Kışanak, ''Yasayla komisyon kurulmasını öneriyoruz. İsmi önemli değil. Partiler bu konuda konuşabilirler, herkesin makul bulabileceği bir isimle, aslında görevi toplumsal uzlaşı ve barışı tesis etme sürecinde kolaylaştırıcılık, sorun çıkınca ön açıcılık, toplumsal desteği sağlayıcılık gibi misyonu olan yasayla bir komisyon kurabiliriz'' önerisinde bulundu.
Sadece parlamenterlerden oluşacak daimi komisyon ihdas edilebileceğini, istenirse Meclis dışında ''özerk komisyon'' kurulabileceğini ve komisyona Meclis'teki siyasi partilerin üye verebileceğini söyleyen Kışanak, siyasi partileri, parlamentonun süreçle ilgili rolünü oynayabileceği yaklaşımla konuyu değerlendirmeye davet etti.
 
Kışanak, tartışmaların ''geri çekilme'' konusuyla bağdaştırıldığı için içinden çıkılamaz hale geldiğini savunarak, ''Sorun barış yolculuğunu nasıl yapacağımızdır. Biz süreci işletmek istiyoruz. Süreci yasal dayanağıyla birlikte yürümek istiyoruz'' dedi.
Süreci Türkiye'nin topyekun değişim yaşadığı süreç olarak gördüklerini dile getiren Kışanak, ''Süreci birilerinin, bazı kesimlerin insafına bırakırsak, elbette istediğimiz sonucu elde edemeyiz'' diye konuştu.
 
Kışanak, Kürtlerin kaygıları ve geçmişten kaynaklı travmaları olmasına rağmen sürece destek verdiğinin altını çizerek, ''Kaygılarımızla birlikte süreci doğru bir şekilde yönetmeye çalışmalıyız, ancak kaygılarımız bizi frenleyen, bizi sürecin dışına iten noktada olmamalıdır'' dedi.
 
''Başkalarının b, c, d planları olabilir'' diyen Kışanak, ''Bir planımız var barış istiyoruz, çözüm istiyoruz, eşitlik hukuku içinde birlikte yaşayabiliriz'' ifadesini kullandı.
 
-Bahçeli'nin üslubuna eleştiri-
 
Süreçte güven artırıcı yönteme ihtiyaç olduğunu da belirten Kışanak, ''Bizler güveni artıran dil ve üslup kullanıyoruz, herkesten de bunu bekliyoruz. Güveni pekiştiren sürece ihtiyacımız var. Bunun için de pratik bazı adımlar ve gelişmeler önemli'' dedi. Kışanak, Paris'te 3 PKK'lı kadın cinayetinin aydınlatılması ve üniversite öğrencileri arasındaki çatışmaların önlenmesinin bunun için gerekli olduğunu ifade etti.
 
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Bursa mitinginde atılan ''Öl de ölelim, vur de vuralım' sloganına verdiği ''Onun da zamanı gelecek'' cevabını unutmadıklarını dile getiren Kışanak, ''Bu, çok sorumsuz, kışkırtıcı beyandır. Bu beyanın derhal düzeltilmesi, gençlerin sükunete, barışa davet edilmesi gerekiyor'' diye konuştu.
 
Gültan Kışanak, toplumun büyük kesiminde ırkçı, ayrımcı, linç eğilimi gösteren yaklaşım olmadığını belirterek, ''Kimse bu ülkede milliyetçiliği, kışkırtıcılık ve ırkçılık olarak kullanmasın. Sorumlu davransın, sözünü, lafını bilsin. Sözünün yaratacağı etkiyi tahmin ederek konuşsun. Onlarca üniversitede yaşanan çatışmaların hesabını kim verecek? Bu sözü söyleyenlerin içi rahat mıdır? Böylesine ırkçı, ayrımcı, çatışmacı dil kullananların içi rahat mıdır? Gençler birbirini mi vursun? Bu konuda Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı'nı sorumluluğa davet ediyoruz. Kimse tarihsel sorumluluktan muaf değildir. Herkes yaptıklarıyla, söyledikleriyle tarih karşısında sorumlu olacaktır.
 
Kışanak, dün açıklanan YGS sonuçlarına da değinerek, en başarısız illerin doğuda Kürtler'in yaşadığı iller olduğunu söyledi.
 
Kürt öğrencilerin ana dilde eğitim dahil tüm olanaklara kavuşması gerektiğini ifade eden Kışanak, sınav sonuçlarını, ''Bu bir kader değil, insan eliyle bize dayatılan ayrımcılıktır. Bu ayrımcılığın ortadan kalkması gerekiyor'' şeklinde değerlendirdi.
 
Kaynak: AA