Devletin resmi haber ajansı Anadolu Ajansı, Suriye’nin başkenti Şam yakınlarında kullanılan kimyasal silah hakkında dünyanın gündemini belirleyecek bir haber geçti. Son dakika duyuruları Tolga Özgenç, ana haber ise Eda Ay imzalı haberde şu ifadeler yer aldı:

“Anadolu Ajansının (AA) ulaştığı Suriye’deki kimyasal saldırıda görev alan Suriye ordu birliklerinin detaylı listesine göre, saldırı, Şam’ın 35 kilometre kuzeyindeki Kuteyfe’deki 155’inci Füze Tugayı ile Kasyun Dağı’ndaki 4’üncü Zırhlı Tümen’e bağlı birliklerden 15-20 civarında kimyasal başlık taşıyan füze-roketle yapıldı. Kuteyfe’de FROG-7/Luna ve/veya M600 füzeleri, Kasyun’da ise 15-70 km menzilli 220 mm’lik roketler kullanıldı.


KAYNAK İLGİLİ İSTİHBARAT BİRİMLERİ
İlgili istihbarat birimlerince hazırlanan ve Türk Hükümetine de ulaştırıldığı öğrenilen raporda yer alan bilgiler, saldırının, doğrudan rejim güçlerince 21 Ağustos Çarşamba saat 02.45’te yapıldığını ortaya koyuyor. Doğu ve Batı Gota’daki Zamelka, Duma-Harasta arasındaki mıntıka ve farklı yerleşim birimlerinin hedef alındığı saldırıların, iki ayrı merkezden koordineli ve eşzamanlı yapıldığı belirtilen raporda, şu bilgilere yer veriliyor:

“-Şam’ın 35 kilometre kuzeyindeki Kuteyfe’deki 155’inci Füze Tugayı ile Kasyun Dağı’ndaki 4’üncü Zırhlı Tümen’e bağlı birliklerden 15-20 civarında kimyasal başlık taşıyan füze-roket ile yapıldı.

-Kuteyfe’den yapılan saldırıda FROG-7/Luna ve/veya M600 füzelerinin kullanıldığı değerlendirilmektedir.

-Kasyun’dan ise 15-70 kilometre menzilli 220 mm’lik roketlerin kullanıldığı değerlendirilmektedir. Kuteyfe saldırılan bölgeye 30 kilometre, Kasyun Dağı ise 10 kilometre mesafede bulunuyor.

-155’inci Füze Tugayı: 51,52,577,578,579 ve 1097’inci füze taburları ve bunu desteklemekle sorumlu Teknik Destek Taburu’ndan oluşuyor. 52 ve 577. füze tabuları El Kuteyfe’de Tugay ile aynı kışlada.”


DEBKA’NIN İDDİASIYDI
Söz konusu iddia saldırıdan 48 saat sonra, 24 Ağustos’ta İsrail istihbaratı Mossad’a yakınlığı ile bilinen Debka Files isimli internet sitesinde yayınlanmıştı (http://www.debka.com/article/23218/). Kimyasal saldırıda Esad rejimi, İran ve Hizbullah’ın ortak hareket ettiğini ileri süren site, Sarin gazının Beşar Esad’ın kardeşi Mahir Esad’ın kontrolündeki 4. tümendeki 155. füze tugayındaki birliklerce 21 Ağustos Çarşamba günü atıldığını iddia etmişti.

Sarin gazı taşıyan füzelerin Suriye’nin üç kimyasal silah deposundan biri olan Şam’ın güneyindeki Kalmun Dağı’ndaki üsten ateşlendiğini iddia eden Debka Files’a göre Esad rejimi Rusya’nın isteği üzerine kimyasal silah stokunu Kalmun Dağı’ndaki üste, Şam’ın 5 km güneyindeki Dummar’da ve Halep’in batısındaki Al-Safira hava üssünde topladı.


FÜZELER SALDIRIDAN SONRA TAŞINMIŞTI
Reuters haber ajansı da 29 Ağustos günü yaptığı özel haberde Esad’ın batının muhtemel hedefleri arasında yer alan 155. tugayda bulunan bütün füzeleri, taşıyıcı ve fırlatıları daha güvenli bölgelere taşıdığını duyurmuştu.


MİT DE AYNI GÖRÜŞTE
AA’nın abonelerine servis ettiği bilgilerin Milli İstihbarat Teşkilatı’nın bulguları olduğu öğrenildi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da basın toplantısında Milli İstihbarat unsurlarının elde ettiği bulguların da kimyasal silahın Esad rejimi tarafından kullanıldığını gösterdiğini açıkladı.


RADARLAR UYUDU MU?
AA’nın haberinde kimyasal silah başlıklarını taşıdığı iddia edilen füzelerden FROG7/Luna-M, Rus yapımı bir roket. Rusların 9K52 Luna M olarak kategorize edilen füzesi, yerdeki hareketli fırlatıcılarda taşınabildiği için FROG (Free Rocket Over Ground) sınıfında değerlendiriliyor. Kısa menzilli füzeler 500 kilograma kadar kimyasal, nükleer başlık taşıyabiliyor. 2011 yılında İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri Libya’da Kaddafi ordusunun kullanmaya hazırlandığı FROG7’leri savaş uçaklarıyla bombalayarak imha etmişti.

Söz konusu füzelerin ateşleme anının füze savunma sistemince tespiti mümkün. Hedefini 300-500 metre şaşabilen Rus füzesi, belli bir koordinat hedef olarak seçilerek fırlatıldığı için radarlarda görülebiliyor. Bu nedenle söz konusu roketlerin fırlatılması halinde, bunun NATO’nun Kürecik’teki radarından, İncirlik üssündeki radarlardan tespit edilmesi mümkün. Bu da delil arayan batılılar için en somut delillerden biri olabilir. NATO’nun, ABD’nin ve Britanya’nın Esad’ı suçlamalarına karşın radar kayıtlarını açıklamamış olması dikkat çekici bir durum.