CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, İçişleri Bakan Yardımcısı Osman Güneş'in Kayseri Büyükşehir Belediyesi odaklı yolsuzluk olayları sürecinde ''kara kutu'' konumunda olduğunu söyledi.

Kart, düzenlediği basın toplantısında, ''Kayseri Büyükşehir Belediyesi odaklı yolsuzluk iddialarındaki son gelişmeleri, 2 yeni belgeyle paylaşmak istediğini'' belirtti.

Dönemin Kayseri Vali Yardımcısı Ali Yener Erçin'in kentteki görevine 2006 Kasım ayında başladığını, Ağustos 2010 tarihinde Antalya Vali Yardımcılığı'na atandığını anlatan Kart, Kayseri'de görev yaptığı dönemde ''Kayseri Şeker Fabrikası'nda yolsuzluk yapıldığı'' iddialarıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında 154 kişiyle birlikte yargılandığı, hakkındaki disiplin soruşturması sonucunda devlet memurluğundan çıkarılmasına karar verildiğini, bu kararı beklemeden emekliye ayrıldığını kaydetti.

Bu görevlendirmeler ve soruşturma dönemlerinde görev yapan Kayseri Valisi'nin, daha sonra İçişleri Bakanlığı müsteşarı olan, bir süre bakanlık da yapan, halen İçişleri Bakan Yardımcısı Osman Güneş olduğunu ifade eden Kart, şöyle konuştu:

''Garabete ve tesadüflere bakar mısınız. Soruşturmayı yaptıran vali, kendisiyle  ilgili müsteşarlık kararnamesi yayınlandığı halde vali sıfatıyla işlemden kaldırma önerisini bakanlığa iletmiş, Bakanlık aşamasında ise Müsteşar sıfatıyla onay vermiştir. Güneş, hukuk tarihimizde örneği görülmeyen ve idare hukuku derslerinde idari vaka olarak değerlendirilmesi gereken bir işlemler silsilesine imzalar atmıştır. Osman Güneş, bu anlamda Kayseri sürecinin kara kutusu konumundadır. Yasal dinleme kayıtları, Kayseri Büyükşehir Belediyesi odaklı suç ilişkilerinde büyükşehir belediyesinin üst düzey görevlilerinin bilgisi ve dahli doğrultusunda yolsuzlukların geliştiğini açıkça ortaya koymaktadır. Kayıtlarda Vali Yardımcısı ortada bırakıldığını, emeğinin karşılığını alamadığını, kendisine verilen sözlerin tutulmadığını üst düzey görevlilerin isimlerini ve ihale konularından söz ederek ihaleleri nasıl etkilediğini ve yönlendirdiğini dosya dosya anlatmaktadır.''

Kart, olayın görünürde ''baş sorumlusu'' olarak gösterilen Hacı Ali Hamurcu'nun 18 Temmuz 2007'deki Emniyet sorgusunda orijinal kayıtların bulunmadığı, bunların CD'ye dönüştürülmüş halinin bulunduğu ve bunun adli emanette bulunan kayıtla aynı olduğu, 4 dakikalık görüntünün bulunmadığının bilirkişi raporuyla ortaya çıktığını söyledi.

Basın mensuplarına dağıttı bilirkişi raporuyla ilgili olarak Kart, ''Bu raporun anlamı açıktır; ilk andan itibaren birileri korunmuştur, birileri soruşturma dışına çıkartılmıştır, birileriyle ilgili ifade ve görüntüler yok edilmiştir. Bu karartmalar, müdahaleler yaşanırken savcılar, Hükümet ajanı olarak mı görev yapmaktadır?'' dedi.

Kart, Türkiye Cumhuriyeti'ni en üst düzeyde yönetenlerin iktidar kavgasına Türkiye'nin kurumlarını alet etmenin kimseye hakkı olmadığını savunarak, ''Bu gelişmelerden sonra Cumhurbaşkanı'nı göreve davet ediyoruz. Savcıları ve HSYK'yı da göreve davet ediyoruz'' diye konuştu. 

 -''Aziz Nesin yazamamıştı''-       

Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu'nun açıklamalarıyla ilgili olarak Kart, ''Aslında doğru konuşuyor ama bu konuda sızlanması, değerlendirme ve açıklama yapması gereken en son kişi kendisidir. Kendisi hakkında menfaat temin ettiğine dair resmi deliller var. Nasıl oluyor da Danıştay Başkanı hakkında iddianame düzenlenmiyor, hala görevini sürdürüyor? Danıştay; zamana yayarak Mayıs, Haziran'da emekli olmasına kadar olayı sürüncemede bırakmak istiyor. Bu acı bir tablodur. Bu tabloya rağmen istifa etmemesi, bunun üstüne çıkarak yargı adına ahkam kesmesi....Böyle bir tiyatroyu, oyunu,  Aziz Nesin yazamamıştı'' diye konuştu.

Yargıtay Başkanı Ali Alkan'a, yargının tek çatıda toplanmasına ilişkin görüşlerini açıkladığı için teşekkür eden Kart, anayasa sürecinde muhatap kişi ve kurumların görüşlerinden yararlanmak istediklerini söyledi.

Kart, ''Ne oldu da 2,5 yıl geçtikten sonra o kadar önemli düzenlemeleri, yeni baştan yapma gereği duyuluyor. İktidar olarak o zaman yargı gücünü Adalet bakanlığı bürokrasinin emrine verdiniz, birtakım gruplarla yargı gücünü paylaştınız. O kişileri şimdi kontrol edemiyorsunuz. Bu kez mutlak anlamda kendi kontrolünüze almak istiyorsunuz'' görüşünü savundu. 

Kaynak: AA