İsveç’in başkenti Stockholm’de Avrupa Birliği binasında düzenlenen bir panele konuşmacı olarak katılan Avrupa parlamenterleri, gazeteci ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, Türkiye’nin “Erdoğan’dan ibaret” olmadığını belirterek demokrasi güçleriyle dayanışmayı yükselteceklerini söyledi.

“Türkiye ile üyelik görüşmelerini askıya almanın zamanı mı?” temasıyla düzenlenen panele Hıristiyan Demokratların Avrupa Parlamenteri Lars Adaktusson, Çevre Partisi Yeşillerin Avrupa Parlamenteri Bodil Valero, Sosyal Demokrat İşçi Partisi Milletvekili Erik Ezelius, Stockholm Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Paul Levin, Sınır Tanımayan Gazeteciler İsveç Başkanı Jonathan Lunqvist konuşmacı olarak katıldı.

Konuşmacıların üzerinde uzlaşmaya vardıkları ortak nokta, Avrupa Birliği’ne girmek için bir dönem reform yapan Türkiye’de koşulların 2013 yılından sonra hızla kötüleştiği, ağır basın, ifade ve insan hakları ihlallerinin yaşandığı.

‘MÜZAKERELER DONDURULMALI’

Lars Aduktusson, seçimin Avrupa’ya entegre yolunu seçmeyen Türkiye tarafından yapıldığını ve Avrupa Parlamentosunun tutumunun gayet açık olduğunu belirterek “Biz müzakerelerin dondurulmasını istiyoruz. Avrupa Birliği’nin inandırıcılığı söz konusu” dedi. Avrupa Birliği’nin sığınmacıların Avrupa’ya girişlerini engellemek için Türkiye ile imzaladığı anlaşmayı da iki yüzlülük olarak niteleyerek Avrupa Birliği’ne şu eleştirilerde bulundu: “Anlaşma Avrupa Birliği’ne olan güveni sarstı. Daha ileri gidip anlaşmanın AB’nin temel değer yargıları özellikle de insan hakları ve insanlık değerlerine aykırı olduğunu söyleyebilirim. Bu AB’nin tarihinde kaygı verici bir bölümdür” dedi.

Yeşiller Parlamenteri Bodil Volero da, Türkiye ile üyelik müzakerelerinin dondurulmasından yana. Üyelik müzakerelerinin dondurulması ile durdurulması arasındaki farklılıklara dikkat çeken Valero, “Eğer müzakereler durdurulursa yeniden başlayabilmesi için AB içinde herkesin görüş birliğinde olması gerekir. Ve kimse bunun gerçekleşeceğine inanmıyor. Bundan dolayı bir çok kişi Türkiye’ye AB’ye yaklaşması olanağının açık tutulmasını istiyor” dedikten sonra nedenlerini de şu cümlelerle dile getirdi: “Türkiye Erdoğan değildir, Bir Türk halkı ve demokrasi var. Bu nedenle bizim topu Türklere atmamız gerekir.”

TUTUKLAMALAR OTOSANSÜRE YOL AÇIYOR

İfade ve basın özgürlüğü açısından Türkiye’deki durumu “felaket” olarak niteleyen Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) İsveç Başkanı Jonathan Lunqvist, Türkiye’de cesur gazeteciler olmasına rağmen prensipte artık basın özgürlüğünden söz edilmeyeceğini söyledi.  

Tutuklu gazeteciler ve kapatılan medya kuruluşları hakkında rakamlar vererek somut açıklamalarda bulunan Lundqvist, tutuklamaların sadece tutuklanan gazetecileri etkilemekle kalmayıp  gazetecilerin gerçekleri yazmalarını önlemek için sinyal politikası olarak kullanıldığına ve otosansüre yol açtığına dikkat çekti. (Stockholm/EVRENSEL)