salihyazar @ ybhaber.com

Bir kere kaptırdın mı paçanı çok kararlı, karakterli iraden ve dirayetin yoksa gerisi çorap söküğü gibi geliyor.

Ululaştırılmış zatların etkisinde kalarak olağan üstü şeyler yaşadığını iddia eden, söyleyen ve alet olan kişiler ile çeşitli yöntemlerle canlı bomba olmaya ikna edilmiş kişilerin psikolojileri birbirinden farksızdır.

Titrlerin, unvanların, emeklerin, kariyerin hiç hesaplamadığın işlerin, insanların esiri olur. Elinde paçavraya dönüşür.

Normal şartlarda selam vermeye tenezzül etmeyeceğin varoşçu ilişkilerin ortasında buluveririsin kendini.

Her şeyinizi kaybetmeye başladığınız anda son bir hamleyle elinizde kalan kırıntı karakter parçalarını bir araya getirerek paramparça olmuş duruşunuzu ve onurunuzu kurtarmaya çalışmanız da işe yaramayacaktır.

Gelinen yerde kabinenin başı olarak kısa dönemde küçük adama fatura edilen çarpıcı birkaç kesit:

‘Üç akademisyen, düşüncelerini açıklayan ‘Barış için aydınlar bildirgesine’ (11.01.2016)  imza attıkları ve terör örgütlerini kınamadıkları için tutuklanıp içeri atıldı.

İçeride bu olaya gür bir tepki gelmemiş olsa da dışarıda ülkenin zaten çok kötü olan imajı büyük yara aldı.

Oysa her gün bize uymayan, bizi aşağılayan ve alay eden yüzlerce şey söyleyen uzun adam ve avenelerine bir şey söyleyebilen yok.’

‘Ensar Vakfı’nın evlerinde gerçekleşen tecavüz skandalı. .(12.03.2016 Birgün Gazetesi)

Skandalla ilgili “Bir kere olması karalamak için gerekçe olamaz.” diyen Aile Bakanı Sema Ramazanoğlu hakkındaki HDP’nin gensoru önergesinin görüşülmesi reddedildi

Gensorunun reddedilmesinin ardından, AKP’li vekiller sıraya girerek Sema Ramazanoğlu’nun elini sıkarak tebrik ederken vicdanı olanların utancı tarifsizdi.

Yaşanılan bu utanç  manzarası çağdaş dünyada alay konusu olmamıza neden oldu..(05.04.2016)’

‘Ülke muhalefeti ve farklı muhalif kesimler sesini artık dış basın üzerinden dünyaya duyurmaya çalışıyor. İçeride medya tek ses.

 Ayakta durmaya çalışan birkaç küçük basın yayın organı kuşatma altında can çekişiyor. Sesi çok cılız çıkıyor.’

‘Ve geride birçok dayanılması zor acılar bırakmış canlı bomba eylemleri, patlamalar. Hiç birisi gerçek anlamda aydınlatılamadı.

En son İstanbul Sultanahmet patlamasından (12.01.2016) sonra gelen açıklamalar.

Yine aynı dil, yaklaşım ve tepkiler. Buhrandan zevk alan, bıktırıcı ve bunaltıcı devlet dili.

Gerçekte devletin bu tip olaylara karşı olan reflekslerinde dünden bugüne bu anlamda değişen hiçbir şey yok. Farklı olan gerekçelerdir.’

Gündem oluşturmak için rutin yaptığı son muhtarlar toplantısında (04.05.2016) "Makamlar, insanlara hizmet için bir araçtır. Önemli olan bulunduğunuz yere nasıl geldiğinizi unutmamanızdır." dedi.

Ancak nedense kimse çıkıp uzun adama birlikte ilk gün yola çıktığı dava ve yol arkadaşlarından neden hiç kimsenin kalmadığını soramıyor.

Herkes için koltuklar hizmet aracı iken neden kendisinin on dört yıldır her şekilde yönetimde ve tek adam olmaya çalıştığını sormayınca korku ve sessizlik artmaktadır

Uzun adam güçlenirken başta ve arada yanına aldığı arkadaşları, dostları her nasılsa bir şekilde tık nefes oluyor, zayıf düşüyor ve yolun dışında kalıyor.

Artık sorumlu olmadığı meselelerde bile uzun adamın tüm hesaplarının faturaları küçük adamın kucağındadır.

Küçük adamın aklanma çabaları belki her durumda ‘kullanışlı’ kitleleri kandırmaya ve ikna etmeye yetebilir.

Ancak kendisine ne diyecek? Çünkü en acı gerçeği ve doğruyu kendisi biliyor.

Ne tarafından tutarsan tut ülkede acı, kan, gözyaşı, trajedi ve dram akıyor. Bu tablo uzun adamın eseridir.Hesabı küçük adamdan istense de.

Utanmazlar hala yeni Türkiye diyorlar. Bırakın yeni Türkiye’yi, eski Türkiye’yi mumla arar olduk.

Eski Türkiye’de en azından neyin eski neyin yeni olduğunu biliyorduk.

 ‘’Yalanın faydası bir kere içindir, gerçeğin ise sonsuzdur.’ Konfiçyus

salihyazar@ybhaber.com