salihyazar @ ybhaber.com

'Faşizm, horgörüdür.' A.Camus

Yaklaşık kırk yıldır süren bir savaş var. (15.08.1984 Eruh / Şemdinli)

Karşılıklı büyük acılar ve kayıplar yaşandı. (yaşanıyor)

Ülkenin kaderini gelecekte olumlayacak nice çocuğumuzu toprağa verdik.

Her iki taraftan,  kandan beslenen savaş sektörü ortaya çıktı.

Sektörün seçkinleri muhteşem hayatlar yaşarken, altta kalan halkın çocukları öldü.

Kırk yılın sonunda gelinen noktada,  zorunlu aidiyetlerle hepimiz iç hesaplaşmadan uzaklaştık. Vicdanımızı kaybettik.

Düşmanlık,  kahramanlık masallarıyla normalleştirildi.

Kırk yıldır gelen hükümetler, sorgusuz savaşı sürdürdü. Maddi ve manevi maliyet büyüdükçe daha kötü noktalara savrulduk.

Kırk yıllık savaşın gölgesinde, sayısız ekonomik krizler yaşadık. Fakirleştik.

Kırk yıl boyunca, sosyal ve siyasal çok büyük felaketler yaşadık. Hepsini yaratılan savaşın arkasına sığınarak unuttuk.

Kırk yıl,  gelen gideni aratmadı. Savaşın ateşini körükleyerek büyüttü.

Her ölümden sonra flamalar,  fakir Kürtler ve Türklerin evlerine asıldı.

Ölenler asker, heval (arkadaş) olmuş ne ki. İnsan olmak yetmedi ölümleri durdurmak için.

Her ölümden sonra Türkçe ve Kürtçe ağıtlar  vicdanlı asumanda yankılandı.

Ölülerin arkasından yaratılan saçma destanlar,  miras olarak bırakıldı çocuklarımıza.

Birbirimize ölümü ısmarladık.  Birbirimizi ölümle kutsadık.

Savaşı yaratanların kulu olduk.

Niçin?  Bir avuç Türk ve Kürt seçkinin varlığı için.

Barış içinde yaşamak için zaman zaman kısmi açılımlar olmadı değil.

Hafızayı biraz tazeleyelim. Çünkü çabuk unutuyoruz.

2005 yılında Diyarbakır’da ‘Bu ülkede Kürt sorunu vardır.’ diyen R.T.E. başbakanlığı döneminde de sorunun çözümü için PKK ile müzakere sürecini başlatmıştı.

Haziran 2011 yılında Diyarbakır mitinginde de Kürt sorununun çözülememesinin nedeni olarak BDP ve CHP’yi göstererek, ‘2005’te yine Diyarbakır’da ‘Kürt sorunu herkesten önce benim sorunumdur’ dedim. Sözlerimin arkasındayım.’ demişti.

Bunları söyleyen kişi kendini inkâr ederek, barış müzakerelerinde katkı sunan insanları göstermelik yargılamalarla içeriye attırdı.

Kendisi hesap vermedi.

Gücün efendileri, her seferinde masayı devirdi. Şimdi HDP’yi kapattırmaya çalışıyor. 

Meğerse bizimle eğleniyorlarmış.

Dertleri başkaymış: İktidar, ille de iktidar.

Dağdan ovaya siyaset yapmaya davet eden siyasiler, 7 Haziran 1990 yılında kurulan ilk parti HEP (Halkın Emek Partisi) olmak üzer tamı tamına sekiz partiyi kapattı. (HEP, DEP, ÖZDEP, HADEP, DEHAP, DTP, BDP ve DBP)

Bölgenin temsilcileri meclisin ve meşru yolun dışına itildi.

Hep aynı filimi izlettiler.

Gerekçe ve suçlamalar hiç değişmedi: Bölücülük.

İktidarlar değişiyor ancak kapatma gerekçeleri değişmedi.(değişmiyor).

Kimse de çıkıp ‘burada bir gariplik var’ demedi. (diyemiyor)

Şimdi sıra HDP’e geldi.

Birinci girişim başarılı olmayınca, ikinci kapatma davasını açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı hazırladığı iddianameyi Anayasa Mahkemesi’ne gönderdi. (07.06.2021)

Yapılan, ovada siyaset yapmaya çalışanları tekrar dağa yönlendirmek değil midir?

Filmi gösterime sokanlar, seçimle kalamayacaklarını biliyor.

Bana göre parti kapatma davası, toplumun sinir uçarlıyla oynayarak kitleleri sokağa çıkarmaya çalışan planın bir parçasıdır.

Sonrası malum: ‘Bize Allah’ın bir lütfüdür.’ denilecek. (15 Temmuz kalkışmasında R.T.E. söylemişti.)

Demir yumruk son darbeyle, can çekişen demokrasinin belini tamamen kıracak.

Filmin sonunda sessiz kalan diğer partiler de kapatılacak. Sırası geldikçe.

Tıpkı milletvekili dokunulmazlığını kaldıran anayasa değişikliği gibi.

İleriyi öngöremeyen CHP,  oyuna gelerek çalışmaya destek vermişti. Böylece referanduma gerek kalmadan milletvekili dokunulmazlığını kaldıran anayasal değişiklik kabul edilmişti.(Mayıs 2016)

Sonrasında neler olmuştu?

İktidar, başta HDP olmak üzere muhalefet partilerinin milletvekillerini bir bir sudan sebeplerle milletvekilliklerini düşürdü. Düzmece yargılamalarla çoğu içeride.

Dünya Hukukun Üstünlüğü Endeksinde (2020),  (WJP: The Word Justice Project 2020 yılı) Türkiye, 128 ülke arasında 107'inci sırada yer aldı.

Yeter artık yargıdaki bu kadar rezillik.

Acıya, savaşa, kana doyduk.

Ülkenin dört tarafı sünger gibi şişti.

Bu filmi artık kimse izlemiyor, izlemek de istemiyor.

Başka kapıya beyler…

'Bana oy verirken öleceklerini biliyorlardı, onlar için neden üzüleyim.' A.Hitler

 salihyazar@ybhaber.com