mervekart @ ybhaber.com

Yine Ankara..Ölmekten yorulan Türkiye. Terörü lanetlemekten bıkan bir halk. Yarınından umutsuz, bu ülkenin başına daha neler gelebilir diye çaresizce, korku içinde bekleşen bir millet..

**Tam da dün 12 Mart İstiklal Marşı'nın kabulünü ' Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın' diye anarken Ankarada ki terör saldırırsının 13 Mart için planlanmış olması biraz manidar geldi bana!

Bugün Ankara da 10 Ekim ve 17 Şubat'ın ardından son beş ayda üçüncü büyük patlama yaşandı. Bugün ki patlamanın ardından Ankara Valiliği Ankara Kızılay’da meydana gelen patlamada 27 kişinin hayatını kaybettiğini, 75 kişinin yaralandığını duyurdu. Ölenlere Allah'tan rahmet yakınlarına sabır; yaralılara da acil şifa diliyorum. Maalesef bu acı haberlerden sonra 'terörü lanetliyorum' demekten başka hiçbir şey gelmiyor elimizden. Üzülüyoruz, yanıyoruz vatan kelimesinin ne demek olduğunu böyle zamanlarda daha çok anlıyoruz,milli birlik ve beraberliğin değerini hissediyoruz. Fakat kısa sürüyor bu duygudaşlık biraz acımız dinince, ölenlerin kanı kuruyunca hayat normal seyrine dönünce tekrar kutuplaşıyoruz. Belki de bu yüzden sürekli aynı acıları yaşamaya mahkum oluyoruz. Yaşadıklarından ders alan bir Türkiye ileriye dönük planlarını ona göre yapmayı başarsa bugün ülkemizin kalesi Ankara' da terör saldırılarının üçüncüsü yaşanmazdı. Başkentler her zaman ülkelerin stratejik şehirleri olmuştur. Yapılacak her türlü saldırı başkentlere yönelik olur ama başkentler öyle korunaklı olmalı ki hiçbir saldırıya taviz vermemelidir. Aksi halde Başkent hapşırırsa ülke hasta olur(!) Dış politikada ki izlenim içinde dikkat edilmesi gereken bir husustur.Eminim şu son zamanlarda terör saldırılarıyla uğraşan ülkemizin yaşadıkları karşısında, emperyalist; M.Akif'in benzetmesiyle tek dişi kalmış canavar medeniyetlerin salyaları akmış zaman kolluyorlardır. Tarih tekerrür eder, ibret alındığı sürece tarih yeniden yazılır. Bir devletin en güçlü bölgesi, başkentine kadar sirayet eden terör saldırıları hiç de hayra alamet değildir. Osmanlı'nın 600 sene bu topraklarda hüküm sürebilmesi başkenti olan İstanbul'u canla başla korumasıyla alakalıydı. Savaşlarda hiçbir zaman geri çekilirken İstanbul'a yönelmediler İstanbul giderse devlet-i ebed müddet son bulurdu, biliyorlardı. Kadim devletlerde başkentler ne kadar önemliyse ulus devletlerde de o kadar önemlidir sadece savunma şekli değişti. Türkiye'nin dünya sahnesindeki mevcut durumunun muhafazası isteniyorsa başkentimiz daha güçlü korunmalı, terör saldırılarına boyun eğilmemelidir. Allah'ın hakkı üçtür düsturu ile dördüncü bir terör saldırısına mahal verilmemelidir.

**Yarası kabuk bağlamayan bir millet olduk, bizi öldürmeyen acı güçlendirir diye kendimizi teselli ediyoruz fakat ölmekten yorulduk, her gün teröre verilen kurbanları duymaktan yorulduk, çaresiz korku içinde yaşamaktan geleceğe dair umutlarımızın sönmesinden yorulduk , gidenlerin ardından ağlamaktan yorulduk.

Doğarken ağladı insan bu son olsun artık, bu SON ...