salihyazar @ ybhaber.com

Barış müzakereleriyle ilgili yönetimsel tereddütlerim ve anti demokratik izlenimlerim olsa da akil adamların çalışmalarından bize yansıyanlarla ilgili bir iki kelam etmek istedim.
Akli ve vicdani bir sorumluluktan kaynaklanıyor. Biliyorum, çoğunuz için sözlerimin kıymeti olmayabilir. Çokta tın diyenleri duyar gibiyim.
Akil adamlar, yurt sathında özellikle Sivas’ın batı yakasında, milliyetçi jargonların esir aldığı  yerlerde  sıkıntılar yaşadı.
Otuz yıldır süren savaşta beş yüz milyar para çar çur edilmiş, ne gam. Ülke kaderini müspet değiştirecek binlerce yetenekli, becerikli, mahir genç kara topraklara düşmüş, ne gam. Savaşın yerle bir ettiği kardeşlik hukuku yok olmuş, ne gam. Halka bahtsız bedevinin hayatını laik gördüler ne gam. Medeniyetin her nimetini kendileri iç ederken, arkaik kafalardan çıkan sanal metaforlarla bezenmiş korkularını dayattılar, ne gam. Bir asırdır bizi ellerinde tutuyorlar ve oyuncak gibi oynuyorlar, ne gam.
Onların dümeni yürüyor ya. Halkı milli manevi duygular üzerinden uyutuyorlar  ya..
Bir arada düşünülemeyen, hayal edilemeyen kişiler, kurumlar ve kuruluşlar barışın adını duyunca at başı götürdükleri istismar faaliyetlerini tek çatı altında toplayarak,  sıkı dost (!) oldular.
Dertleri kerizi uyandırmamak. Vatan, millet, Sakarya naraları işin kılıfı. Bu kadar seviyordunuz bahtsız memleketi, otuz yıldır neredeydiniz? Hangi derdine deva, yaraya merhem oldunuz memleketin vatandaşına?
Böyle bir derdi olmadı muhteremlerin. Sırtında yumurta küfesi taşımıyor seçkinciler. Onların derdi hep başkaydı. Millî, manevi, ahlaki ve maddi değerler üzerinden, ellerinde tuttukları ikballerini, koltuklarını, kaymaklarını, parsalarını kaybetmemektir amaçları.
Yüzü hiç gülmemiş, ilk defa gülecek insanların kaynaklarını dondurma gibi yaladılar. Çevir çevir yala. Doymak bilmez hırslarıyla sonsuza kadar bunu sürdürmek istiyorlar. Paylaşmak akıllarının ucundan geçmedi kan ve et tacirlerinin. Dedeleri, haminneleri yaladı, babaları yaladı, şimdi bilmem kaçıncı kuşakları yalıyor. Haklılar, bırakmak istemiyorlar. Ama artık yetti.
Zinde güçlerini bir arada tutabilmek için diri tutmaya çalıştıkları gündemleri ve  yalan dolan haberlerle küçümsemekten zevk aldıkları; barışa aç, barışa hasret halk bunları yutmayacak artık.
Derdiniz savaşmaksa buyurun, bedelini siz ödeyiniz, elinizden geleni ardınıza koymayınız. Çocuklarınız savaşsın. Yemiyorsa bir taraflarınız, değerlerimizi, inançlarımızı, kutsallarımızı kanlı ve kirli ellerinize dolamayınız.
 Vicdanımız ile tanrı arasına kurumlarınızı inşa edip bize dayamayınız. Biz halkız; sade vatandaşız, bigünahız ve adil olmayan zincirin en masum halkasıyız.
Çözüme karşı çıkanlar çözüm  adına ne söylüyorlar? Yeni ve farklı bir önerileri var mı? Hayır, yok. Tek istedikleri eski düzenlerinin, derebeyliklerinin devamıdır.
Zamanın ruhu onlara rağmen barışı getirecek. Vakit geldi, geçiyor bile. Suyolunu bulmuştur, önünde hiç kimse duramayacaktır.
İhsanda bulunma numaralarını bıraksınlar. Zalimin, merhametsizin himmeti en son istenecek şeydir. Yapacaksanız bir şey, barışa omuz veriniz. Yoksa gölge etmeyiniz yeter!

salihyazar@gmail.com