salihyazar @ ybhaber.com

On bir yıldır devam eden iktidarın başarısız olduğu pek çok alanın yanında şüphesiz ki en başarısız olduğu alan Milli Eğitim Bakanlığı’dır.

Bir milyona yakın çalışanı ve on milyonlarca öğrencisi bulunan bakanlık, iktidar tarafından partiler üstü bir eğitim politikası ile yönetilmek yerine, sürekli değişen politikalarla aslında  asla değişmeyen kadrolaşma ve yandaş kayırma anlayışıyla yönetilmektedir.

Çok partili sisteme geçtikten sonra belli dönemleri dışarıda bırakırsak, tek başına hükümet edenler, dönemleri boyunca dayatmalarını topluma empoze etmeye çalıştı. Toplumdan kaynaklı çok önemli karşı sendeleme ve sarsılma yaşamadılar.

2002’den beri tek parti iktidarı olmalarına rağmen 5 bakan değiştirdiler.

Her gelen bakan, uygulamalarda birbirinden uzak, bütünlüğü bozan çalışmalar gerçekleştirdiler. Eğitim bakanlığı yazboz bakanlığına döndü.

Halkın uzun soluklu  teveccüh sürprizine  ihtimal veremeyen iktidar partisi, her alanda olduğu gibi eğitim alanında da ellerinde uzun vadeli bir programı yoktu.

Halkın teveccühü iki dönem daha olunca, ellerine altın tepside sunulan bu fırsatı kaçırmak istemedi.

Biraz bocaladıktan sonra toparlandı. Kendi nesillerini gerçekleştirmek için  el yordamlarıyla, manüel deneme ve yanılmalarla hedefe varmak için hızlandı. 

Kademeli olarak yeni bir planı devreye sokmaya başladı. Yüksek tutulan hayal ürünü projelerin halkta yol açtığı beklentilerin gerçekleşmemesinden  dolayı tabiri caizse başarısız olan bakanların kellesi alarak yerine bir başkasını getirdi.

Tam beş bakan değiştirildi.

Cumhuriyet tarihinde hükümet olmuş, tek parti iktidarlarında M.E. Bakanlığında bakan rekoru kırıldı. Bildiğim kadarıyla dünyada bunun başka bir örneği yoktur.

M.E. B.’da çok hızlı ve her alanda hareket etmeye çalışıyorlar.

Okullarda idarecilerin belirlenmesine kadar kadrolaşma yoluna gidildi. Kadrolaşma çalışmaları alenen iktidarın  yakini olan sendika üzerinden yapılıyor.

Kalıcı kadrolaşma için mevzuat üzerinde sürekli oynamalar yapıldı.

Bugün hemen bütün okullarda idareci kadroların yüzde 75 ilahiyat mezunudur. Bu bir tesadüf olamaz. Eğitim yöneticiliği bölümünden mezun olanlar iş bulamazken, en iyi yöneticilerin ilahiyat mezunu din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerinden çıkması ilahi bir mucize değildir herhalde.

Evet, yönetici seçilirken bir sınav yapılıyor. Ancak sınavın dışında getirilen mülakat sonucu ortaya çıkan atamalar kadrolaşmanın açık bir kanıtıdır.

Ömer Dinçer döneminde değiştirilen 14.09.2011 tarihli Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname  ile yazılı sınava bir de sözlü sınav yani mülakat eklendi. Değiştirilen bu  teşkilat yasası paralelinde yönetmelik değişikliği de yapılarak okul ve kurum müdürlüğü atamalarında yazılı sınava ek olarak bir de mülakat getirildi. 4 Ağustos 2013’te Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren    Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumu Yöneticileri Atama Ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin yürürlüğe girmesinden sonra Valilikler, hemen yönetici atama duyurularını yapmaya başlamışlardır. Yönetmeliğe göre okul müdürü atamalarında yazılı sınav puanının %70’i,mülakat puanının %30’u ve Ek-1 değerlendirme formundaki puanların tamamı dikkate alınarak atamaya esas puan belirlenmektedir.

Yandaş sendikanın üyelerini kollamanın ve  yandaş sendika üyesi olmayanlara yapılan haksızlık ve zulümlerin en son örneğini geçtiğimiz günlerde yapılan yönetici atamalarında yaşadık.

Bu atamalarda açıkça kul hakkı yenildi. Yönetici koltukları  liyakatsiz  yandaşlara  ikram edildi.

Artık, Milli Eğitim Bakanlığının gündeminde eğitim ve eğitimin kalitesi bulunmuyor.

Taşra rotasyonu, yönetici atamaları, öğretmen atamaları, öğretmenlerin alan değişikliği ve yer değiştirme işlemleri üzerinden kadrolaşmaktan eğitime sıra gelmiyor...

Devam edeceğiz bu konuya..

salihyazar@gmail.com