salihyazar @ ybhaber.com

"Sokrates Tanrının devletin başına musallat ettiği bir at sineğidir. Her gün her yerde yöneticileri dürter, sıkıştırır, azarlar, peşlerini bırakmaz." Sokrates

Yapanın yanına kar kalıyor topluma yapılanlar. Dünden bugüne şöyle bir baktım ne kadar çok yolsuzluğu unutmuşuz. Hiçbir şey olmamış gibi hayatımıza devam etmişiz. Yapılanlara arkamızı dönüp,gözlerimizi yumup ve kulaklarımızı tıkadıkça yolsuzluk artarak(artırarak) normalleşmiş.

Özal dönemi,yolsuzluğun her alanında günümüzde yaşananların temeli olmasından dolayı önemlidir. Zenginlerin hanımlarından oluşan papatyaların, her alanda birdenbire parlayan Turgut Özal’ın çocuklarının varlıkları, oğul Ahmet Özal’ın kurduğu özel televizyon kanalı Kanal 6 üzerinden yaptığı yolsuzluklar ve kızı Zeynep Özal’a hediye edilen son model Jaguar araba… Yapılanlar sümenaltı edilerek unutturuldu ve yargıdan kaçırılarak yargılanmaları engellendi.

Son otuz yıldır yaşadığımız yolsuzlukların kısa kronolojisine bakar mısınız? Yolsuzluk yapanların sağı solu yok. Sağ ve sol ideoloji,yolsuzluk yapanların karakterlerinde değil gerekçelerinde var olmuş.

Hayalî İhracat skandalları,

İsmail Özdağlar olayı,

Karayollarında yapılan yolsuzluk (Benim memurum işini bilir. T.Özal),

İstanbul Bankası yolsuzluğu,

 Hisarbank yolsuzluğu,

Civangate/Emlakbanka skandalı (Rüşvetin belgesi mi olu p..venk. S.Edes ( Emlakbank skandalıyla ilgili mahkemede kendisine rüşvet verdiğini söyleyen Engin Civan’a hitaben)),

Tofaş ihalesi skandalı,

Bosna yardımı skandalı,

Turban olayı,

Yat skandalı,

Türkiye Kalkınma Bankası yolsuzluğu,

İlksan skandalı (Verdimse ben verdim.S.Demirel),

İSKİ skandalı ( Pırıl pırıl bir parti teslim ettim.M.Karayalçın ( İski Skandalı sonrası)),

Meclis’teki sağlık skandalı,

TYT Bank olayı,

İmpeksbank olayı,

Bankerlik skandalları,

Türkbank olayı,

Mercümek olayı,

Kuşadası’ndaki Pelister Çiftliği skandalı,

Selçuk Parsadan olayı (Bir dolandırıcının iddialarına kaldılar. Başım dik, dimdik ayaktayım. Başım göğe değecek kadar dik. T.Çiller ),

Meclis’teki koltuk yenileme yolsuzluğu,

Susurluk olayının ortaya çıkardığı karanlık ilişkiler,

Kamu bankalarındaki büyük yolsuzluklar,

İmarbank vurgunu,

Gülay Aslıtürk’ün Şişli Belediyesi’ndeki yolsuzlukları,

İnterbank olayı,

Deprem konutları yolsuzlukları,

Bedelsiz İthalat Projesi çerçevesinde Ziraat Bankası’nda yaşanan geri dönmeyen batık krediler,

Türk Bank olayı,

Etibank yolsuzluğu…

Meclis'te oluşturulan Mal Varlığı Araştırma Komisyonundaki ANAP ve DYP'li temsilciler, liderlerini karşılıklı olarak aklayarak meseleyi kapattıkları olayı hatırlayanınız var mı?

Mesut Yılmaz hakkındaki Mal Varlığı Komisyonu 10'a karşı 5 oyla karar alırken, Fazilet Partili üyeler Yılmaz’ın mal varlığının artışında ciddi kuşkular bulunduğu gerekçesiyle Yüce Divan yönünde oy kullanmıştı. Diğer komisyon, FP, ANAP, DYP ve DSP'li 12 milletvekilinin oyuyla Tansu Çiller'in Yüce Divan'a sevkine gerek olmadığı sonucuna varılmıştı. (Sonrasında kurulacak Refahyol koalisyonu için bir jestti.) (Kasım 1995)

Unuttunuz değil mi? Onlar da bunu bildiği için hep aynı şeyi yapıyor. Demokratik ülkelerde iktidarı bitiren hatta rejim değişikliğine neden olan olaylardan katbekat büyüklükte yaşadığımız yolsuzluk, hırsızlık skandalları.

Yapılan yolsuzlukları araştırmak, gerçekleri ortaya çıkarmak için çeşitli komisyonlar ve kurullar kurulmuştu. Ne oldu hepsine? Hangisi aydınlatılarak sonuca ulaşıldı. Kimler yargılandı ya da yargılanarak aklandı.

Vurgunu vuran, çalan, çırpan ya kaçıp bir yerlere sığındı ya da yasalarla oynayarak birbirlerini aklayarak hayatlarına devam ettiler.

İnanın son dönem yolsuzlukla suçlanan meri iktidar mensupları olası iktidar kaybında da yargılanmayacak ve haklarında herhangi bir işlem yapılmayacak. Yeni iktidar olanlar başlatacakları yolsuzluk projelerini yürürlüğe sokmak için geçmişle anlaşma yoluna gidecektir.

Din, ahlak, erdem, sosyoloji; nereden bakarsanız bakınız insan olarak sınıfta kaldık. ‘Rakip ölsün de ne yüzden ölürse ölsün., Bal tutan parmağını yalar., Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez., Gammaz olmasa tilki pazarda gezer., Minareyi çalan kılıfını hazırlar., Tutulmayan uğru, beyden doğru.’ Yolsuzluğu, haramiliği marifet gibi anlatan sayısız ahlaksız sözün sahibi bir toplumuz. Bu anlamda dünyada ikinci bir örneğimiz yok.

Biliyorsunuz, yakın zamanda bizimkilerin hatalı malzeme ve işçiliğinden kaynaklı yaşanan İzmit Körfezi Geçiş Köprüsünde  halat kopmasından kendisini sorumlu tutan Japon Başmühendis Kishi Ryoichi, intihar etmişti. 

Bir Türk dünyaya bedel diyen kafa kaç Türk’ün bir Japon’un ahlakına sahip olduğunu söylemeyi hiçbir zaman içine sindiremediği için bize böylesi güzel hasletleri aşılamak istemedi.

Yani anlayacağınız, hükümet etme hakkını elinde tutanlar ile tutanların ihsanlarıyla iktidara yakın duranlar, Türkiye'de her daim iktidarın nimetlerinden faydalandılar.

Varsın 18 yıl önce bir tepsi baklava çaldıkları için dokuzar yıl hapis cezasına çarptırılan çocukların hayatı çürüsün cezaevlerinde.

Varsın,İstanbul'da bir marketten iki poğaça ve iki meyve suyu çalan bir kişi hakkında 12,5 yıla kadar hapis istensin.

Yeter ki efendilerin sefası sürsün.

 

salihyazar@ybhaber.com