salihyazar @ ybhaber.com

Hukukun bittiği yerde tiranlık başlar.” William Pitt (İngiliz Siyasetçi)

Ülke tarihinin en büyük katliamı başkentin göbeğinde gerçekleşti.

Hukuk, güvenlik ve istihbarat ülkeyi yönetenlere yönelik muhtemel eleştiri, itirazları önlemek ve berhava etmekle meşgul olduğu için yapılan ve olası saldırıları önleyememektedir. Ülke sınırlarından girip çıkanları, eşkâlleri ve failleri belli olayları kontrol edememektedir.

Gelinen noktada bürokrasi her alanda ve kurumda felç olmuş ve sorumluluklarını yerine getiremeyecek kadar acz içindedir. Bunun en önemli nedeni bürokraside liyakatin bitirilmesidir. Adil liyakatin yerini vasıfsız yandaş kadrolara bırakması zor kötek yürüyen hukuk sistemine en ağır darbeyi vurdu.

Başa gelen her işi çözmek yerine vatandaşın en temel haklarından olan ‘haber alma’ hakkını yasaklamak başat çözüm yolu oldu. Kendilerini sağlama almak için dumanı tüten tazecik çıkardıkları yasaları bile ilk kendileri deliyor. Son dönem çıkardıkları ‘makul şüpheli’ yasasını terörist çalışma içinde olan  grupları belirlemek için değil, muhalifleri korkutmak için kullanıyor.

Ankara Katliamınaı gerçekleştirenler daha önce yakalanarak ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı.

Makul şüphe yasası Suruç katliamında hiçbir işe yaramadı. Üstelik sonrası yaşanacak tatsız süreç ve olaylara dair bu kadar belirti bas bas bağırırken. Ama kendileriyle ilgili sözlü ve yazılı söz sarf edenleri makul şüphe yasasıyla tutuklamaktan imtina etmediler..

İktidarın elinde sürekli anlam değiştiren, amacından çıkarılan ve içi boşaltılan ‘Hukuk Devleti’ artık gelecek adına topluma güven vermiyor. Güvenden ziyade korku ve sindirme aracına dönüştü hukuk ve hukuk devleti.

Nereye kadar, ne kadar hukukla ilgili evrensel ve standart bir yapılanmaya ihtiyacımız var.

Hukuk nerede başlar ve biter?

Hukuk kimin, kimlerin haklarını koruyacak?

Hakları ortadan kaldırılanların hukuku devlet tarafından nasıl sağlanacak?

Bu ve bunun gibi sayısız çözmemiz  gereken hukuki meselemiz var. Geçmişten gelen hukuktan kaynaklı bunca sıkıntımız varken bunları çözmek bir yana hukuku tarumar ederek sıkıntıları artıran bir iktidarla hayli zamandır yaşamak zorunda kalıyoruz.

1 Eylül 2015 tarihinde adli yılın açılışında Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit,

“Hukuk devleti yargıda dâhil olmak üzere her üç egemenlik erkinin de hesap verebildiği, hukuk içinde herkesten hesap sorabildiği bir düzenin adıdır.” demişti.

Hani nerede?

Peki, ne oldu bugün bu noktaya gelindi. Onu da varın siz bulun artık. Toplum yanlışı bulup düzeltmek istemiyorsa gelecek yanlışlardan kurtulamaz.

Sonuç itibariyle, hukuk olmazsa yaşadığımız hayat bir yanlışın bir yanlışı kovaladığı zulümden öte bir şey değildir.

salihyazar@ybhaber.com