salihyazar @ ybhaber.com

“Şerefini kaybedenlerin, kaybedecekleri başka bir şeyi yoktur.” Arthur Schopenhauer

Dolara endeksli köşesi var.

Eline aldığı kalemle gösterilen hedeflere abanıyor.

Vur babam vur. Allah ne verdiyse, bütün gücüyle vuruyor.

Hep daha çok varsıllaşmaya çalışarak vuruyor zalim.

” Dün başka bugün başka, bu ne hal diyorsun. ”

Olsun işimiz bu.” diyor.

Her iktidara yanaşarak onların borusunu çaldı.

Borunun sesi efendilerini mutlu ettiği sürece ceplerini doldurdu.

Ömrünü yıkama ve yağlama köşelerinde geçirdi.

Servette sınır tanımadı.

Paranın ve gücün tadı alışkanlık yaptı.

Kendinden geçti.

Kutsalların anlamı onun için; para ve güç oldu.

Yatları, katları, arazileri, göbekli kalantor dostları ve arkası oldu.

Dışarılarda çocuklarını en güzel okullarda okuttu, kariyer sahibi yaptı.

Şimdi paranın hesabını sorsan pusulasını şaşırır.

“ Şan ve şöhret; Bu iki ihtiras, ihtiyarlık bilmez.” Plutarkhos: Yükünü fazlasıyla tuttu.

Kırıntı da olsa ömrünün son deminde hakkı, vicdanı hatırlar.

Bir şeyler söyler, yazıp çiziktirir diye bekliyor insan.

Hayatını onurlu bir finalle sonlandırır diye umutlanıyor insan.

 “İşler, iş olarak şerefli veya şerefsiz diye ayrılmazlar. Yapılışlarındaki maksada (niyete) göre şerefli veya şerefsiz olurlar.” Aristoteles: Yok, sesi çıkmıyor.

Zamanla öz kaybolunca, geride kirlenmiş posa kalıyor.

Posadan ses çıkmasını beklemek saflıktan başka bir şey değil.

Hayatı boyunca iki yakası bir araya gelmemiş insanım.

Dünya kadar derdim var.

Karakola düşsem hay huy derken kendimi anlatmam altı ayı buluyor.

Böylesine yalnızım. Onunla şartlarımız kıyaslanamaz bile. Bu haldeyken sesimi çıkarmaya çalışıyorum. Dönüp ona

-Behey adam! Teneke kadar da mı hükmün yok? Geldin gidiyorsun. Bari bir “tın” sesini çıkar.” diyorum.

Nafile. Dönüp acıyarak bakıyor bana.(“İnsan ile insan arasında fark vardır. Bir demirden hem nal, hem de kılıç yaparlar.” Nizami Gencevi/Şair-Yazar)

Korkuyor. Dedem söylerdi, ”Adamın parası artıkça yüreğindeki korku da artar.” demişti.

Her gün işlenen kadın cinayetlerinden utanmıyor ama korkuyor.

Taşeronların insafına terk edilmiş, sermaye sahiplerine peşkeş çekilen emekçi işçilerin ölümlerinden üzerine bir şey almıyor ama korkuyor.

Geçmişe ve geleceğe saygısı yok ama korkuyor.

İnsanların gözünde bir hiç olduğunu biliyor ama korkuyor. Niçin korkuyor?

Helal haram, haklı haksız demeden, insanların onurları, karartılmış gelecekleri üzerinden elde ettiği servetini kaybetmekten korkuyor. (“Yeryüzünde bütün ıstıraplar, aza kanaat etmemekten doğar.”Firdevsi)

“Meşru olmayan yollardan kazanılan servet ve saadet memeleri, her türlü alçaklık kendilerine kolay gelen adi insanların ağızlarında emilmektedir.Mahmut  Zemahşerî (1070-1143 Fars Asıllı İslam Filozofu)

salihyazar@ybhaber.com