deniz-ozd36 @ hotmail.com

Yaşamımızda bir türlü benimseyemediğimiz demokrasi ve onun yaşam kuralları bizlerden çok şey aldı götürdü. Dillerde hiç düşürülmeyen demokrasiyi ne kadar tanıyoruz gerçekten doğru bir ideolojimi? Bunun hakkında sayısız makaleler ve kitaplar yazıldı ama nasibimize ne kadar düşer ne kadar üzerinden doğru şekilde düşünürüz, tamamen bizim elimizde demokrasi hakkında doğru bir bakışa sahip olmak için. 

O kadar konuşacak çok şey var ki, inanın nerden yazacağımı tam seçemiyorum, söylemek istediğim çok şey var ama nerden başlayacağımı bilemiyorum. Nerden tutsan elinde kalıyor. En acısı biz Müslümanlar olaylara farklı bakmamız gerekirken, maalesef herkesten önce biz etkilenmişiz. 

Dıştan karpuz tadını veren içini açtın mı tadı ortaya çıkan demokrasiyi ne kadar tanıyoruz? Lafta olan süslü gösterilmeye çalışılan demokrasi, hayatımızdaki değeri nedir? Bizim için var olma mücadelesi mi yoksa rastgele bu düşünceyi ortaya atıp ta biz arkasından mı koştuk? Yoksa bize çok mu dayatıldı bu fikir?   

Ortaçağ tarihinde Avrupa’da kilisenin din görevlileri halka kaba şekilde baskılar yapıyordu. Bu zorbası uygulama hem insanlar üzerinde yapılan baskılar hem de dinin hayat alanında getirdiği çıkmaz sorunlar vardı.

İlerisi için karanlığa doğru gideceği sezen Avrupa dini kiliselere kitleyip, artık dinsel adına ne varsa geride bırakıp insanlığın aklında neşet eden laiklikle yola devam etmek zorunda kaldılar, çünkü üzerinde bulundukları din artık yaşam hakkında hiç bir şeye cevap vermez hale gelmişti,  bu çıkış ile laikliğin başlangıcı olmuş oldu.

Laikliğin temeli atıldıktan sonra idareciler ve halklar arasında çatışmalar meydana geldi. Toplumun önde gelenleri halkı mutmain etmek için bir takım anlaşmazlıkları tanımladılar bu ise demokrasi düzeniydi. Bunlar ise:idareciler otoritesini halktan alır, gücü halka dayanır gibi izahlar yapmak zorunda kaldılar. 

Demokrasi yunanca;‘halk’anlamına gelen ‘demos’ve yönetim anlamına gelen ‘kratos’ kelimelerinden türetilmiştir.

Böylece halk egemen sahibi olup, kendi hükmünde başka otorite tanımayan kendi kurallarını kanun yapan, yöneticileri meydana çıkaran,  hayat nizamıdır. Demokrasinin kısacası tanımı budur.

Demokrasinin üzerine oturttuğu temel düşünceleri şunlardır:

1.İnanc hürriyeti2.Fikir hürriyeti3.Mülk edinmehürriyeti4.Ferdi hürriyet

İnanç hürriyeti;İnsanlar istediği dine inanabilir, buna karşı sesini çıkarmayıp dinleyeceksin, velev ki eşin, kızın, oğlun  dahi olsa, buna karşı çıkmayacaksın.

Fikir hürriyetiHer ferdin kendi fikrini  söyleye bilme özgürlüğü velev ki hatalı yanlış olsa da, kişilerin düşüncesi ne olursa olsun bunu ifade etme özgürlüğüdür. Kişilerin düşünceleri ne olursa olsun buna bir sınırlandırma  getirilemez. Asıl olan bunu garanti altına almaktır.

Mülk edinme hürriyeti;Mülk edinme hürriyeti kapitalizmi doğurmuş, bu doğrultuda devletler, insanlar sömürülmüştür. İstediğin her türlü gayri meşru yollarda mal edinme özgürlüğüdür. İstersen faizli alış veriş yaparak, istersen kadın tüccarlığı yaparak, istersen içki satarak mülk edinme  hürriyeti sağlanmıştır.

Ferdi hürriyet;Tümsınırlandırmaları aşmak, kendi istediği doğrultuda, istediği ahlaksızlıkları, kanun altında yapma serbestlik özgürlüğüdür. Bu hürriyet kişiyi zinaya, eşcinseller ile evliliğe, hatta köpekler ve eyfel kulesiyle evliliğe kadar götüre biliyor, bunun örnekleri vardır.

Aklen bir ölçüsü ve izahı olmayan bu sınırsız özgürlükler pratikte bile olmuşluğu imkansızdır. Bu düzen pratik hayatta  uygula bilirliği alanında yaşanılması imkânsız olacağında, bir kısmı haricinde  hep teorikte kalmıştır. 

Demokrasi hayatımızın uygulama alanına  girmediyse de ama bizi de maalesef terk etmedi. Kulağa hoş gelen sözler ile İnsanlarımızı cezbeden demokrasi sistemi tam ne anlama geldiğini anlayamadık. Bunun içindir ki boynu kesilmiş bir koyun gibi bir o tarafa bir bu tarafa savrulduk.

Demokraside çare tükenmez gibi absürt cümleler ile  zihnimize kazdırdılar, demokrasi İslam’dır demeye kadar düştük. 

Aklen ve hayat alanında yaşanılması imkansız olan bir sistemin gerçek anlamda bir doğru tarifi de  yoktur aslında.

Küçük bir çocuğa İslam’ı öğretmeye başladığın zaman, çocuk anlıyor ve kavraya biliyor. Çünkü İslam fıtri bir özelliği vardır aklı tatmin edip kalbi mutmain  ediyor. Aynı şekilde küçük bir çocuğa demokrasinin hayat  bakışını öğretmeye kalsan çocuk anlam veremiyor, kişiliği gelişmiyor. 

İslam ise aklı mutmain eden, Allah c.c bize verdiği hayat nizamıdır. Biz bilmezken bize öğreten. İslam’a dört el sarıldığımızda huzura kavuşup, o nu terk ettiğimizde sonu hüsran olan. İslam aile yapısını, toplumun düzenini koruyan bir hayat nizamıdır. 

Demokrasi para  sahiplerin kurduğu bir düzen, insan aklından çıkan bir beşeri sistem, dinlendirdikleri özgürlükleri ise kendi istedikleri şekilde şekil alan, bize zorla dayattıkları sistem türüdür.

Mülk hürriyetinden kaynaklanan istediği şekilde mal edinme serbestliğini İslam yasaklayıp toplum içinde malın belli kişiler arasından dolaşmasına engel olup zenginlerin toplum ile arasında uçurum şeklindeki mal varlığını yasaklamıştır. 

Sınırsız madenler olan petrol, kömür ocaklar ve kamuya ait  olan hastane, toplum taşıma araçları özelleştirmesi yasak olup, bunlarda gelen gelir kaynakları beytul mala ayıt olup, ümmet için harcanılması İslam zorunlu kılmıştır.

Elektrik, su gibi kaynaklar özelleştirilmesi yasak olup, ondan ücrette talep edilmesi haramdır.

Ebu Davud, İbni Abbas (ra)’dan Nebî (sas)’in şöyle dediğini rivayet etti:

“Müslümanlar üç şeyde ortaktırlar; su, mera ve ateş." 

Enes (ra)’ın İbni Abbas’tan rivayet ettiği aynı hadisin metninde  “ondan para kazanmak haramdır “cümlesi ilaveten rivayet edilmiştir.

Gördüğünüz gibi iktisadi şekilde insanları zengin ve fakir arasına adaleti koruyan İslam sistemi her zaman dengeleri kuran bir düzeni vardır. 

Aile yapısını darmadağın eden demokrasi, aile yapısını bozup, insanları ahlaksızlaştıran bir sistem türüdür. 

Dini hayattan uzaklaştırma üzerine kurulu olan demokrasi fikri hakimiyeti Allah c.c dan alıp halka vermiştir. 

Demokrasi Kral ve yöneticiler zorba yönetimine  karşı çıkmak için mücadele edilmiş insan zihninde çıkma bir fikirdir. Demokrasi seçiminde bir tarafın aldığı, diğer azınlığın kaybettiği ve bu fikrin uygulanmasının imkânsız olan bir sistem türüdür. 

Demokrasi  Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın nizamı olmayıp, sınırlı, aciz aklın kurduğu sistem türüdür. 

Demokrasi vahiyi ile çelişen, İslam’ın hâkimiyetini yok sayan bir sistemdir.

‘Hüküm ancak Allah’ındır. O’na kulluk etmenizi emretmiştir. Bu, dosdoğru dindir, fakat insanların çoğu bilmezler’ Yusuf (40)