deniz-ozd36 @ hotmail.com

   İnsanın bir şeyin kıymetini daha iyi anlaması için sahip olduğu o nimetin elinden gitmesi gerekir. Zaten o nimetle sınava tabi tutulduğunda, nimetin kıymetini daha iyi anlamaktadır. İnsanoğlu hastayken sağlığın, mal sahibiyken fakirleştiğinde, ailesini kaybedince vs. bunları bir çok örneklerle sıralayabiliriz… Bu insanın fıtri özeliğinden kaynaklanır. Bugün her insanın elinde, karşılığı ödenemeyecek kadar nimeti vardır. Bu nimetler sayı ile hesaplanmayacak kadar çoktur. İnsanların nimetlerin kıymetini bilmesi için bulunduğu hal üzerine tefekkür etmesi yeterlidir. Aldığımız her nefes, yaşadığımız her anının,  sağlığımız, arkadaş ve akrabalarımızın hepsi bizler için bulunmaz nimettir. 

  Bu sokağa çıkma yasağı ve karantina uygulamalarında geçirilen sıkıntılı günler bizlere çok şeyleri düşünmeye götürdü . Dışarıda rahatça gezdiğimiz zamanlar, kalabalık ortamlarda yaptığımız iftarlar, gittiğimiz cuma namazları, katıldığımız sohbet halkaları, düğünler kısıtlanınca, bu hal bizleri sıkıntıya götürdü . Rahat ve şükredeceğimiz bir yaşama sahip olduğumuzun farkına varamadık. Bu sözlerim yanlış anlaşılmasın! Gayri İslami nizamın rahat olduğunu kast etmiyorum! Tam tersi İslam nizamı her zaman bizler için büyük bir nimettir. Burada mubah alanlardan bahsediyorum. 

  Geçen bayramla bu bayram arasında bir sene geçti. Aradan bir sene geçmesine rağmen eski bayramlar diyoruz! Buna nimetlerin farkına varma denir. Geçen sene dilediğimiz gibi bayram ziyaretlerine gidiyorduk, dilediğimiz gibi sarılıp tokalaşıyorduk. Bu sene bütün bu nimetlerden mahrum kaldık. 

  İnsanın, kendisine bahşedilen nimetlerin değerini bilmesi hakkında peygamberimiz Muhammed (sav) bir hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor: 

  Beş şey gelmeden önce beş şeyi ganimet bil:İhtiyarlığından önce gençliğini, hastalanmadan önce sıhhatini, fakirliğinden önce zenginliğini, meşgul zamanlarından önce boş vakitlerini ve ölümünden önce hayatını!” (Hâkim, Müstedrek, IV, 341; Buhârî, Rikak, 3; 

Tirmizî, Zühd, 25) 

  Bu hadis-i şerif bizlerin içinde bulunduğumuz nimetlerin farkına varmasını sağlamakla beraber insanları boşluktan alı koyup, ölçülü bir hayat yaşamamıza yardımcı olup doğru yolu göstermektedir. Konumuzu biraz daha açarsak. Akıl nimetinin bizlere bir şeyler hatırlatması gerekir. Aklın  nimeti sadece şükretmekle sınırlı değildir. Şükrün yanında, nimetleri bize bahşeden Allah Suphanehu ve Teâlâ’ya hakkıyla kulluk yaparak gerçek şükrün farkına varmış oluruz. 

  Zamanın, bedenin, sağlık nimetinin kıymetini gerektiği yerde doğru bir şekilde kullandığımızda nimetin hakkını vermiş oluruz. Allah’ın verdiği malı-mülki doğru bir yolda, helal kazanarak ve Allah yolunda harcayarak nimetlerin hakkını vermiş oluruz. 

  Virüs nedeniyle mahrum kaldığımız tüm ilişkilerimiz, birçok şeyin farkına varmamıza neden oldu. Farkına vardığımız tüm noktalar, bizleri doğru yola sevk edip, kulluğun gerektirdiği bir hayatı yaşamamıza neden olmalıdır. 

  Bizi yoktan var eden Allah Suphanehu ve Teâlâ’ya kulluğun idrakine varmalıyız. Eğer gecikirsek, bunun telafisi çok zordur. Allah (c.c)’nın verdiği nimetleri hakkıyla düşünüp O’na nankörlük edenlerden olmayacağımıza dair Allaha söz vermeliyiz. Nimetlerin şükrünü vererek tabi. Emanete hıyanet edenlerden olmamalıyız. Son nefesimizde pişman olanlardan olmak istemiyorsak Rabbimizin yoluna başımızı koymaya söz vermeliyiz. Boş geçen zamanımızın kıymetini bilip ileride pişman olmayacağımız o büyük güne bizi kavuşturması için Allaha dua edelim.

   Çalışanlar bunun için çalışsın. (Saffat 61)