deniz-ozd36 @ hotmail.com

     Dünyayı sarsan korona virüsü, tüm insanlığı tedirgin etmiş durumda. Kimileri virüsten korunmak için sıkı tedbirler alırken, kimileri ise olayı gırgıra alıp sosyal medyada paylaştılar. Hastalığın nasıl bir seyir alacağını endişe içinde bekleyen insanlar ise gündemi yoğun bir şekilde takip etmeye başladılar. Önlem ve tedbirleri devlet ve kurumlar aracılığıyla  öğrenen insanlar, kendince bir bilgiye sahip oldular.  Yazımın devamında,  bu  hastalıktan alınacak tedbirler yerine  farklı noktalara değinmeye  çalışacağım. 

    Korona virüs ile alakalı değişik kaynaklarda araştırdığım bilgiler kayda değer, vakaya uygun önemli notlar içermektedir. Bunlar; küresel sanayi-dijital şirketleri, yapay zeka ve dijital alanında hızlı ilerleyen büyük şirketler bu virüsü planlayıp, salgın hastalık  yayarak insanların içeri kapanmasını sağladılar. İçeri kapanan halka online üzerinden işlerini görmesi için ön koşul sağlanmış oldu. Bu salgın hastalıktan dolayı insanların arasına mesafe koyarak teması bitirip, virüsün temasla bulaştığı algısı verilerek, insanları yalnızlaştırmak, bireyleştirip teknolojiye mahkum etmek  istenilmektedir. 

    Gelişen teknoloji dünyasında, sanayi devleri, geleneksel tıptan  dijital tıpa geçiş zeminini  hızlandırmak istiyor. İlk geçişi termal kamera üzerinden dijital tıpa geçildiğini ve bundan sonraki süreçte  geleneksel tıbbı kötüleyerek, bunu diğer tüm ülkelere de götürecekler. İnsanları dijital teknolojiye entegre etmek için Çin’de salgın zamanında kusursuz iş çıkaran robotlar göze çarpmakta. Bu da robotların artık insan hayatında önemli bir yere sahip olacağını gösteriyor. 

 

  Virüs üzerinden insanları kontrol altına almak için  “Biyometrik Çip” takıp, böylece insanlarda virüs olduğunu anlamak için gerekli önlemler çiparacılığıyla  alınacak. Böylece insanları kontrol altına alabilsinler. Küreselciler artık tüm insanlara korku salarak ciptakmayı zorunlu hale getireceklerdir.

    Çin’de teknolojinin göbeği olan Vuhan şehri ve aynı zamanda bu şehir 5G’nin merkezidir. Virüs 5G mutasyona uğratmak mümkündür. 5G’nin bu Korona virüsü ile büyük oranda alakası vardır. Vuhan aynı zamanda dünyanın en büyük biyolojik virüs laboratuvarının olduğu yerdir. Bu korona virüsünün bu şehirden çıkmasının   dijital teknolojiye geçmesi ile büyük bir alakası vardır.

    Diğer önemli konu ise kripto paraya geçiş için ön koşulların hazırlanmasıdır. Bununla beraber Çin, virüs para ile bulaşıyor diye açıklama yaptı. Dünya sağlık örgütleri bunu doğruladı. Ayrıca diğer ülkeler de bunun için hızlı bir şekilde önlemler almaya başladı. Temassız parayı önerip kripto paraya geçmek için hazırlıklar yapılmaktadır. Güney Kore kripto parayı yasallaştırdığını duyurdu. Paralara temas üzerinden virüs algısı oluşturulup, kripto paraya dönmek için önemli bir mazeret oluşturuldu.

    Bu virüs aracığıyla büyük devletler, küçük devletlerin algılarına yön verip, kendi hükmünün altına almak istiyor. Bundan sonra ulus devletin çözemediğini dünya sağlık örgütü çözmüş olacaktır. Dünya sağlık alanlarındaki sorunu  yine dünya sağlık örgütü belirlemiş olacak. Bu mücadele bir yeri işgal edip güç kullanmak yerine, insanları algılar üzerinden yönetmektir. Gidip Avrupa ülkelerini askeri gücüne müdahale edecek değiller, bu imkânsızdır da. 

    Bundan sonra, dünya sağlık örgütlerinin alacağı tedbirleri dijital tıpa yönelik olacak. Aynı zamanda dijital dünyanın entegrasyonunu da  hızlandıracak. Kripto paraya geçiş, robotların kullanımda artışlar olacak. Online hizmetlerinin artması, iş gücünün artmasına  yönelik olacaktır. En önemlisi de “Biyometrik Çip” takın, sağlığınız kontrol altına alınsın denilecektir. Sonuçta  bu salgın hastalık bir testtir ve sanayi devriminin önünü açacaktır. Hatta Kâbe’yi bile online  üzerine tavaf yapmak için insanlar arasında şüpheler koyacaklar ve buna uygun fetvaları verecek hocaları da bulacaklardır. 

    Bu sonuçlar, basında topladığım  ve gerçeklik payı yüksek ,vakaya uygun argümanlardır. Bir gerçek var ki  o da artık hiç kimsenin sisteme zerre kadar güvenmediğidir. İnsanlar, vahşi para babalarının ilaç satmak için hastalık ürettiğinin farkındalar. Rahat bir yaşam için insanların öldürüldüğü, nüfus çoğalmasının önüne geçildiği aşikâr.  Kapitalistlerin ayakta durma formülleri; büyük balığın küçük balığı yemesi kurallarına bağlıdır. Başka türlü ayakta durması mümkün değildir. Kısacası bu salgın hastalığı planlayanlar dijital dünyaya geçişi isteyenlerdir. Bu teknoloji sahipleri hem Amerika hem de Çin’de bulunan teknoloji devlerinin sahipleridir. 

    Devletleri perişan ve çaresiz bırakan  bu virüs, dünyadaki tüm devletleri alarma geçirmiştir. Gece uykularını kaçırmış ,teknolojilerine güvenen devletlerin bu virüs hakkında elleri kolları bağlanmıştır.

    Konumu sonlandırmaya başlarken, bizler için ahiret boyutunu ele alarak musibet olarak  görünen bu salgın hastalığının üzerinden alınacak mesajlara odaklanarak, Allah tan bizlere hayra çevirmesi için dua ediyorum. 

    Her gün gaflet ve boşluk içinde geçen yıllarımızın üzerine ansızın gelen  bu salgın hastalığın, adete dünyayı yaratanın ben varım dercesine bizim acizliğimizi yüzümüze vurmasıdır. Lüks arabalarda, villalarda ve ahiretten bir haber yaşayan insanlara ben varım dercesine Allah (c.c)’nın insanlara bir mesajıdır.

    Normal hayat dışında alışkın olmadığımız durumları yasadığımız su günlerde  herkesin yüzünde gözüken bir korku atmosferine şahit olmaktayız.  Küçük bir mikrop, dünyadaki hayat düzenini alt-üst ederken, hesap gününü düşünemiyor insan! Resul-i Ekrem (s.a.s.), insanların o gündeki halini haber vererek şöyle buyurdu:

“- İnsanlar kıyamet gününde Allah’ın huzurunda yalın ayak, vücutları çıplak, ilk yaratıldıkları gibi sünnetsiz olarak toplanacaklar.”

    Hz. Aişe buna hayret etti ve:

“- Ey Allah’ın Resulü! Erkekler ve kadınlar birbirine bakmazlar mı?” diye sordu. Allah Resulü (s.a.s.) şu cevabı verdi:    “- O gün herkes başkasıyla ilgilenemeyecek kadar kendi derdine düşecektir.” (Buhari, Enbiya 48; Müslim, Cennet 56) 

Yazımı bitirmeden önce kendi nefsime sonra siz kardeşlerime bir kaç tane nasihat buraya bırakıyorum.

  Resul-i Ekrem (s.a.s.) hadis-i şerifte buyurdu ki: ”Duyduğu hak sözü, bir Müslüman kardeşine söylemek ne güzel hediyedir”(Tebarani)

    Bu musibet Allah azze ve celle ile irtibatımızı  arttırır, sadece yardımı ondandileriz. Çoğu insan  acizliğini, geceyi -gündüze katarak biriktirdiği  mal ve mülkün fayda vermediğini görüyor. Günah oranı yükselen bir topluma karşı durup, Allah (c.c)’nın nizamınagün gibi muhtaç olduğunun  farkına varıyor. Tutunduğumuz sistemin Allah azze ve celle’nin yanında bir örümcek ağındandaha zayıf olduğunu gördük.  Kıyamet günü insanların kardeşinden kaçtığıkıyamet alameti olan bir zamanın geldiğinin farkındayız. Büyük bir nimet olan sağlığımızınve aldığımız nefesinne kadar kıymetli olduğunun farkındayız. Rabbim, anlımızın secdedenkalkmayacağı  günleri  hepimize nasip etsin(Amin)

    Günahkâr bir toplum olmuş olabiliriz. Zalimlere karşı sesimiz çıkmamış olabilir. Bunlar Allah’ın bir cezası da olabilir. Komplo olmuş olabilir, hastalık kendiliğinden çıkmış da olabilir. Zalimlerin bir planı da olabilir. Her hâlükârda her şey Allah’ın taktiri ile bize isabet etmiştir. Buradaki mesaj, düşmanımızı da iyi tanıyıp, bu musibetin bizim için hayra dönüşmesidir. 

 

 

Not: Yazımın bir kısmını Abdullah Çiftçinin programında sunduğu argümanlardan aldım.https://m.youtube.com/watch?v=QSBLSb2Btrg&feature=share